Su Politikaları Derneği

Sn Haluk Pekşen’in sosyal medya üzerinden enerji konusunda açıklamalarındaki  bazı eksik ve hatalı olan hususları, konuyu kendisiyle görüştükten sonra, açıklamak durumunda kaldık. Bu açıklamalarımız aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.

15 Mart 2019

Avukat Sn Haluk Pekşen’in sosyal medyada yayınladığı enerji üretimi ve enerji politikalarımızla ilgili açıklamalarını içeren videoda dikkatimizi çeken bazı hususlar aşağıda sıralanmıştır.

• Sn Pekşen’in konuşmasında Almanya’nın m2 ye düşen güneş enerjisi potansiyelinin  en üst seviyesi 900 kwh/m2 olarak belirtilmiş ancak Almanya’nın güneş enerjisi potansiyelinin en alt seviyesi 1100 kwh/m2 dir.
• Almanya’da 46 000 MW Türkiye’de 5000 MW olan Fotovoltaik Güneş santrali panellerinden üretilen güneş enerjisinin toplam içerindeki oranı sadece %7 dir.Almanya enerji üretimi planlamasını enerjide kaynak  çeşitliliği stratejisi içinde yapmaktadır.

• Almanya daha çok güneşte kendi geliştirdiği teknolojiyi korumaya ve  kullanmaya çalışmaktadır. Bu nedenle güneşte sadece başka ülkelerden gelecek ve bir süre sonra sonra çöp olacak panellere talip olmak değil teknoloji geliştirmek önemlidir. .Bu alanda farkındalık yaratma çabası   güneş santrallerinde ülkelerarasında kurulu güç kıyaslaması ile değil ama bu konuda teknoloji üretip üretmediğiniz ile yapılmalıdır.

• Aksi taktirde yabancı ülkelerin panel üretimi Türkiye’nin güneşi ile bizim cebimizden desteklenmiş olur. Bunun sonucu olarak yakın zamanda da Türkiye güneş çöplüğüne döner

• Almanya sürekli geliştirdiği güneş teknolojisi ile güneşten elde ettiği enerji üretimi maliyetini 2006 yılından bu yana %75 düşürmüştür.(Halen 3,7 cent /kwh) civarında. Almanya’nın güneş enerjisi böyle geliştirilmektedir.

• Almanya’da Güneş Enerjisi’nin geliştirilmesinin ekonomik yükünün büyük bölümü yüksek destekleme ücretleri sonunda  enerji tüketicisine fatura edilmiştir.Başlangıçta 9,17Euro cent/kwh olan bu destek tedricen düşerek 2017 yılında 4,59 cent/kwh olmuştur.

• Sn Pekşen’in açıklamasında Türkiye’nin kurulu gücünün 89 000 MW olduğu bunun için 130 milyar dolarlık yatırım yapıldığı ve Aralık ayında bunun  dörtte üçünün hiçbir işimize yaramadığını belirtiyor.Ancak Türkiye’nin 2018 yılı Aylık elektrik enerjisi üretim değerlerine bakıldığında iddianın aksine  Aralık ayında da diğer aylara yakın enerji üretildiği yer görülüyor.Bu nedenle bu kıyaslamanın mantığı anlaşılamıyor

• Ayrıca Elektrik Enerjisi santrallerinin kurulu güçlerinin kapasite kullanım oranları santralin tipine göre değişmesine rağmen hiçbir zaman %100’ü bulmaz. Diğer taraftan her zaman bu toplam kapasite içinde, talep arttığında emre amade olacak bir Güvenilir Güç yedeği kapasitesi de yer alır.

• Sn Pekşen’in şu anda tükettiğimiz elektriği nereden ürettiğimize dair açıklaması birinci sırada doğalgaz,ikinci sırada Rus’un ithal kömürü açıklaması şeklinde olmuştur. Türkiye’nin enerji üretiminde kullanılan kaynakların oranı geçen yılın son aylarından itibaren hızla değişmektedir. Doğalgaz santrallarının birçoğu enerji kaynağı girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle üretimden çekilmek zorunda kalmıştır. Bu durum doğalgazdan elektrik üretimini hızla düşürmüş ve Hidroelektrikten enerji üretimi Şubat ayı içinde günlük olarak %35’e kadar çıkmış aylık ortalama %30 olmuştur. Ocak ayında da aynı eğilim mevcut olup Hidroelektrik üretimi doğalgazdan daha yüksek olmuştur.

Sonuç olarak şu anda tükettiğimiz elektriğin kaynağı birinci sırada Hidroelektrik ikinci sırada ithal kömür gelmektedir. Ayrıca yerli kömüre verilen destek nedeniyle 2018 yılı ortalarından itibaren ithal kömür yerine   Linyitle enerji üretimi artış eğilimindedir.

Türkiye’nin enerji politikalarında ; Yenilenebilir enerji üretim teknolojisini geliştirmekteki eksikliklerden  başlayan ve enerjide  ithal kömür bağımlılığına kadar uzanan birçok sorunu bulunmaktadır. Ancak bunların “bilgiye dayalı analizler” ile  ele alınması ülke geleceğimiz açısından büyük önem taşımaktadır.

Saygılarımızla

Su Politikaları Derneği Yönetim Kurulu