Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Son 12 aylık meteorolojik kuraklık haritasına bakıldığında Karadeniz bölgemizin tümü hariç ülkemizin diğer bölgelerinde değişken şiddette kuraklığın hakim olduğu görülmektedir.Burada olağanüstü kurak illerimiz Tekirdağ,Çanakkale ,Manisa,Ankara, Karaman ,Hatay,Gaziantep,Adana,Adıyaman ,Şırnak,Diyarbakır,Şanlıurfa, ve Siirt olarak ortaya çıkmaktadır.
İzmir’de ve bazı kentlerimizde su kesintileri başladı ancak Ankara ve İstanbul’daki barajların doluluk oranlarına ve Ankara ve İstanbul’un su temin sistemlerine bakıldığında bu yıl İstanbul ve Ankara’da miktar olarak su sorunu yaşanmayacağını söyleyebiliriz. Ancak Ankara’da Barajlardaki ortalama doluluk oranı %9’a düştüğü için kente önümüzdeki dönemde Kesikköprü Barajından verilen Kızılırmak suyu artacaktır. Bu da Ankara’da belirli bölgelerde su kalitesinde düşüşlere neden olacaktır. Yani Ankara’da miktar olarak değil su kalitesi olarak sorun yaşanabilir. Bu nedenle su kesintisi de olmaz.
Kentsel Su Yönetimi risklere hazır mı ?
Kentlerin su yönetimlerinin her yılın başında su temin güvenliği risk analizi yapmaları gereklidir. Bu analiz özellikle, kurak geçen bir yılın sonunda yeni su yılına kısmi dolu baraj rezervuarlarıyla giren kentler için zorunluluktur. Bu durumda olası bir su kesintisi ile karşı karşıya kalmamak için “su talebi yönetimi planı” uygulamaya konulur. Yani olası bir su kesintisinin yaratacağı krizi önlemek için önceden çeşitli senaryolara göre risk yönetimi yapılır. Çünkü su bitince kriz başlar ve yönetilecek bir şey kalmaz. Bu nedenle kentlerde su kesintisi için değil esas olarak suyun kesilmemesi için hazırlıklar yapılır. Bu kapsamda riskin artabileceği görüldüğünde alınması gereken çok sert, radikal önlemler önceden uygulamaya konulur. Bunlar yapılmadığında ortaya çıkacak kriz durumunda yapılacak tek şey kalır ;o da suların kesilmesidir.
Barajlarda %5’in altındaki su güvenli değil
Bir barajın ölü hacmi ,yani aktif olarak kullanılmayan hacim baraj ömrü boyunca o bölgede birikeceği tahmin edilen sediment (tortu) hacmine göre değişiyor. Bu bölgede tortu birikmeden önce su biriktirildiği için bu su çok kritik dönemlerde kullanılabiliyor. Bu hacım içme ve kullanma suyu barajlarında genellikle toplam hacmin %10’u civarındadır. Genellikle barajlarda su alınan aktif hacimdeki su kullanıldıysa artık su çekilmez. Ancak ölü hacmi büyük olan barajlardan, su sıkıntısı döneminde ölü hacimden de su çekimi yapılmaktadır. Genel olarak bir barajın toplam su hacmi %5’e düştüğünde su çekimi güvenliği, hem miktar hem de su kalitesi açısından tehlikeye girmektedir. Bu durumda su kesintileri kaçınılmaz hale gelmektedir.
Gelecek yıl da kurak geçerse !
Bu soru bugünkü koşulları anlamak ve alınması gereken önlemleri objektif olarak ortaya koymak için çok önemli. Bu soru bugünden itibaren su ile ilgili tüm kişi kurum ve kuruluşlar tarafından sorulmalıdır. Çünkü ülkemiz bir bölgesel kuraklıklar ülkesidir ve bu kuraklıkların şiddeti ve sıklığı artarak devam etmektedir. Bunun yanısıra sıcak hava dalgalarının etkisi her yıl artmaktadır. İklim bilimciler ,meteoroloji uzmanları iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkilerinin artarak süreceğini belirtiyorlar.
Bu nedenle ;su yönetimi, su kullanımı, konusunda yapılan bilimsel , teknik, politik tüm açıklamalarda bilinen kavramları tekrar etmek yerine bu soruya yanıt verilmeli ve alınması gerekli tedbirler konusunda yenilikçi görüş ve öneriler açıklanmalıdır. Artan riskin krize dönmesini engelleyecek, bu konudaki kırılganlığı azaltacak tedbirlerin alınmasına ve eksikliklerin giderilmesine hızla başlanmalıdır. Su yönetiminde riskler hızla artıyor
Ülkemizin bazı bölgeleri 2 yıldır bölgesel kuraklık etkisi altında. Bunun kentlerimiz için anlamı, Ekim ayında başlayacak yeni su yılına boş baraj depoları ile girecek olmalarıdır. Önümüzdeki sonbahar ve kış yağışlarının normallerin çok altında gerçekleşmesi durumunda bazı kentlerimizde su temininde büyük zorluklar yaşanır. Önümüzdeki yılın meteorolojik olarak kurak geçmesi bölgesel su krizlerini ve bazı kentlerimizde su kesintilerini arttırır.
Meteorolojik kuraklık tarımsal kuraklığa döner ve özellikle yağmura dayalı kuru tarım ürünlerinden başlamak üzere sulu tarımla yetiştirilen birçok üründe bu sene olduğu gibi rekolte düşüşü ve kalite kayıpları yaşanır
Kuraklığın gıda güvencesi ve gıda fiyatları üzerine etkisi artıyor
Tarımsal Kuraklık ve yaşanan zirai don bu yıl bazı meyvelerimizi ve özellikle yağmura bağlı kuru tarım ürünlerimizi çok etkiledi.Sulama programındaki kuraklığa bağlı kısıtlamalar da diğer sulu tarım ürünleri üzerinde etkili oldu. Bu yıl buğday,arpa, mercimek,nohut, ayçiçeği,pamuk,çeltik gibi ürünlerde önemli rekolte kayıpları yaşanıyor.Kuraklık ve suyun istenilen zamanda verilememesi aynı zamanda ürün kalitesini de etkiliyor.Sıcak hava dalgaları ve aşırı sıcaklıklar ürünün gelişme dengesini bozuyor.Kuraklık tarım üzerinde çok ciddi bir tehlike oluşturuyor.
Bu yıl ülkemizde buğdayda %20 arpa, nohut ve kırmızı mercimek rekoltesinde %30’a varacak kayıpla öngörülüyor.Pmukta ve çeltikte kayıp oranının ise %20 civarında olacağı tahmin ediliyor. Bu durum gıda fiyatlarında artış baskısı yaratacak ve buğday ayçiçeği başta olmak üzere ithalatın artmasına neden olacaktır.
Bu yıl yaşanan ve birçok sektörü olumsuz etkileyen kuraklığın gelecek sene de artarak sürmeyeceğini kimse söyleyemiyor. O zaman herkesin kafasındaki o soruyu artık sormak gerekiyor. Ya gelecek sene de kurak geçerse ?