İklim krizi ve plansızlık, suyla beraber enerji krizini de gözler önüne serdi. Türkiye’nin elektrik ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan Atatürk Barajı’nda üretilen miktar, 2022, 2023 ve 2024’te 5.5 milyar kilowatt saatin altına düştü.
İklim krizi ve plansızlık, suyla beraber enerji krizini de gözler önüne serdi.
Türkiye’nin elektrik ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan Atatürk Barajı’nda üretilen miktar, 2022, 2023 ve 2024’te 5,5 milyar kilowatt saatin altına düştü. Baraj, 1996, 1997 ve 1998’de yıllık 10 milyar kilowatt saatin üzerinde elektrik üretmişti.
Öte yandan benzer sorunlarla karşı karşıya olan Irak’ta hükümet, Ekim ve Kasım aylarında Dicle ve Fırat nehirlerinden gelen su miktarının her ay için 1 milyar metreküp artırılmasını Türkiye’den talep etti.
“HİDROELEKTRİK ENERJİNİN YARISI”
Cumhuriyet‘e konuşan Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, Akışa geçen suyun yüzde 30’unu oluşturan Fırat-Dicle havzasındaki barajların hidroelektrik enerjinin yarısını üretecek kapasitede olduğunu belirtti.
“Buna karşın bu barajlarımızdan üretilen elektrik enerjisi kademe kademe bir azalma içindedir” diyen Yıldız, “Keban, Karakaya ve Atatürk Barajlarından ürettiğimiz toplam elektrik son 30 yılda başlangıç yıllarına kıyasla ortalama yüzde 25 oranında azalmıştır” tespitinde bulundu.
YARI YARIYA DÜŞÜŞ
Atatürk Barajının elektrik üretiminin 1998 yılında 10,5 milyar kwh iken 2021’de 3,7 milyar 2022’de 3,4 ,2023’de 3.2 milyar ve 2024’de 5.4 milyar kilowatt saate düştüğünü söyleyen Yıldız, “Bu azalma ülkemizi hem ekonomik hem de hidropolitik açılardan yakından ilgilendirmektedir. Elektrik enerjisi üretimindeki düşüşün bölgede yaşanan kuraklıklar ile büyük bir korelasyon içinde olduğu görülmektedir” dedi.
‘YENİ MODELE GEÇİLMELİ’
TBMM’nin hazırladığı Zirai Don Komisyonu Çalıştay Raporunu dikkat çeken Yıldız, şunları söyledi:
“Rapora göre önümüzdeki yıllarda Güneydoğu Anadolu bölgesinin de kuraklıktan etkileneceğini belirtiyor. Dicle Fırat Havzasında su-enerji ve iklim politikaları entegre edilmeli ve kuraklık eylem planı tedbirleri şimdiden uygulamaya konmalıdır. Bu önlemler alınmazsa enerji üretimi ve tarımsal ürün kaybı,ekolojik dengenin bozulması, yeraltısuyu seviyelerinde düşüş, kırsaldan göç ve mansap ülkeleriyle hidropolitik gerilimler ortaya çıkabilir. Bu nedenlerden ötürü Dicle ve Fırat Havzasında su-enerji-iklim politikalarını entegre eden bir havza yönetim modeline hızla geçilmelidir.”