İklim Değişimi
SPD Başkanı Dursun Yıldız Forum Muratpaşa-Antalya’da konuştu: Su iyi yönetilemezse maliyeti çok artar
Yayınlandı
8 ay önceon
Yazar
Dursun Yıldız
Dünyanın, Türkiye’nin ve şehirlerin karşı karşıya kaldığı sorunları ele almak ve daha iyi bir yaşamın olanaklarını tartışmak amacıyla Antalya Muratpaşa Belediyesi tarafından başlatılan Forum Muratpaşa’nın dördüncü buluşması 7 Aralık 2024 tarihinde gerçekleşti.
İklim Krizi ve su konusunun tartışıldığı Forum Muratpaşa Belediyesi Türkan Şoray toplantı salonunda yapıldı.
Forumda gazeteci-yazar Meliha Okur’un moderatörlüğünde, Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, TEMA Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hikmet Öztürk ve Türkiye Bilimler Akademisi Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar konuşmacı olarak yer aldı.
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, ‘İklim Krizi ve Su’ başlığıyla gerçekleşen Forum Muratpaşa’da dünyanın ortak sorunu karşısında hayata geçirilen planlı uygulamaları işaret ederek “Bir ülkenin merkezi bir sistemi olmadan bir planlaması, bir orta vade kavramı olmadan olur mu bu işler? Yani bu ülkenin bir ortak aklı, bir ortak çıkarı, bir merkezi planlaması olmayacak mı?” diye konuştu.
Ortak akıl, ortak çıkar
Başkan Uysal, forumun kapanış konuşmasında dünyanın önemli sorun alanı ‘iklim krizi ve su’ başlığında ulaşımdan tarıma planlı uygulamaları işaret etti. Başkan Uysal, şöyle konuştu:
“Bilimi kullanmadan olur mu bu işler? Yani bir ülkenin merkezi bir sistemi olmadan bir planlaması, bir orta vade kavramı olmadan olur mu bu işler? Yani bu ülkenin bir ortak aklı, bir ortak çıkarı, bir merkezi planlaması olmayacak mı? Bunların ivedilikle yapılması gerekiyor.”
Forumda Prof. Dr. Yaşar, havuzlara varana kadar gereksiz su harcamalarının önüne geçen ülkeleri örnek gösterdi ve bu yasakların Türkiye’de uygulamaya geçmesi gerektiğinin altını çizdi. TEMA Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Dr. Öztürk, ormanların artırılması ve korunmasının suyun da korunmasına etki edeceği belirtti.

SPD Başkanı Yıldız : İklim, su, gıda, çevre adaleti mücadelesi önemli
Su Politikaları Derneği Başkanı Yıldız, su yönetimi paradigmalarının gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Yıldız, “Plan, politika, strateji, ortak akıl geliştirmek, sektörel su kullanımını dengelemek ve suyu yönetmek önemli” dedi
Dursun Yıldız konuşmasında iklim krizi ve su kaynakları ilişkisi,Dünyada Türkiye’!de Antalya’da su sorunlarına yönelik olarak aşağıdaki açıklamaları yaptı ;
Sağlıklı ve yeterli sürekli suya ulaşmak ve sağlıklı bir çevrede yaşamak Birleşmiş Milletler tarafından da insan hakkı olarak kabul edilmiştir. Biz bunu hem uygulamada geçerli kılıp hem de tüm canlılar için uygulamaya çalışmalıyoz. Su sonsuz bir kaynak olmayıp bölgelere göre kısıtlı bir kaynaktır. Kuzey ve güney yarımküre arasındaki ekonomik gelişmişlik farkı güneyde sürdürülebilir su politikalarının uygulanmasını ve suya ulaşımı zorlaştırıyor. Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı sınıraşan su havzalarında yaşıyor. Dünyada suyun stratejik önemi artıyor.İklim değişikliği ,hızlı nüfus artışı,,kentlere göç ve kirlilik özellikle azgelişmiş ülkelerde su üzerindeki baskıları arttırıyor. Şiddetli seller ve kurak dönemlerdeki artış iklim göçmenlerini arttırıyor. Uluslararası Göç Örgütü (IOM) 2050 yılına kadar en az 44 milyon, en fazla 216 milyon kişinin iklim göçmeni olabileceğini tahmin etmektedir.
Ülkemiz su zengini değil. Nüfusumuz gibi su kaynaklarımız ülke genelinde eşitsiz dağılmış durumda. .Ülkemizdeki su kaynaklarının büyük bölümü doğuda nüfus yoğunluğu ise batıda. Batı bölgelerine göç sürüyor. Ayrıca ülkemizde yaklaşık 10 milyon civarındaki mülteciler de özellikle belediyelerin su hizmetlerine ilave bir yük bindiriyor.
Türkiye iklim değişikliğinden etkilenmekte olan ve şiddetli bölgesel kuraklıklar yaşayan bir ülke durumunda. Resmi kurumların yaptığı projeksiyonlar 2030 yılında itibaren bazı su havzalarımızda su açığı oluşacağını ortaya koyuyor. Bu nedenle su yönetiminde yasal ve kurumsal yapıdaki eksikliklerimiz hızla tamamlanmalı.
Temiz suyun yaklaşık dörtte üçünü Tarımsal sulamada kullanıyoruz. Bu kapsamda dijital tarım ve dijital su teknikleri yaygınlaştırılarak su kullanımında ve tarımsal üretimdeki verimin arttırılması , yağmuru daha iyi toplamak ve depolamak için yağmur hasadı tekniklerinin yaygınlaştırılması, yağmura dayalı alanlarda modern sulama sistemleri kurularak verimin artırılması, daha az suya ihtiyaç duyan veya kuraklığa dayanıklı bitki türlerinin geliştirilmesi gibi alanlarda çalışmalar yoğunlaştırılmalı. Su yasası taslağı bir an önce yasalaşmalı. Havza ölçeğinde suyu yönetecek etkin bir kurumsal yapıya geçmeliyiz. Su kaynaklarımız miktar ve kalite açısından risk altında. Batı bölgelerimizdeki yüzey sularını büyük oranda kirlettik. Yeraltısularımızı da aşırı ve kontrolsüz çekiyoruz. 12 su havzamızda yeraltısuyu tahsisleri rezerv miktarını aşmış durumda . Bu sularımızı aynı zamanda kirletiyoruz. .Yeraltısularımız en stratejik doğal kaynaklarımız. Bu konudaki denetimler arttırılmalı.
Sağlıklı,yeterli ve sürekli olarak suya ulaşmak ve sağlıklı bir çevrede yaşamak bir insan hatta canlı hakkıdır.Bu nedenle de ticarete konu edilmemeli ve kamu hizmeti olarak sunulmalıdır. Ancak su yönetimleri üzerindeki suyun maliyeti baskısı çok artıyor. Bu nedenle özellikle belediyelerin su idareleri suyu bir kamu hizmeti olarak vermeye devam etmek istiyorlarsa kayıp kaçakları azaltmalı, dijitalleşme ve verimlilik konusunda radikal adımlar atmalı ve su kullanımı konusunda toplumsal bilinci arttırıcı çalışmalar yapmalıdır.
Türkiye havza ölçeğinde bütünleşik su yönetimi için hazırlık yapmalıdır. Su kurumları kurumsal kapasitelerini geliştirmelidir. Su yönetiminde katılımcı, şeffaf ,hesap verebilir bir anlayışa ve verimliliğe yönelik radikal bir düşünce değişikliğine ihtiyacımız var.

Antalya’da su kalitesi ve su talebi yönetimi öncelikli konu
Antalya ilimizde su talebi çok dinamik. Yaz aylarında 10 kat artıyor. İçme kullanma suyunun %95’i yeraltısuyundan çekiliyor. Enerji maliyeti çok yüksek. Antalya’da su konusunda su miktarından daha çok su kirlenmesi tehditi var. Antalya’da İçme suyu ve sulama suyu hizmetleri başarılı bir şekilde kamu hizmeti anlayışı ile sağlanıyor. Ancak bu hizmetin maliyeti sürekli artıyor. Kirlilik artarsa bu maliyet daha çok artacak .Bu nedenle suda enerji maliyetini düşürmek ve su kalitesini korumak için radikal önlemler alınması gerekli.Antalya suyu ekonomik ve ekolojik açılardan suyu çok verimli kullanmak zorunda . 2050 yılının Antalya’sı su ve iklim dirençli ,daha sıcak, daha kalabalık ve akıllı bir kent olacak. Ancak bu eğilimle gidilmesi durumunda en önemli sorunu suyun kalitesi ve biyoçeşitlilikte azalma olacak gibi görünüyor.

Su iyi yönetilemezse maliyeti çok artar
Antalya’nın suyunun Yaklaşık %97’sinin çekildiği su karbonatlı kayaçlar içindeki karstik boşluklarda hareket eden su. Bu nedenle kirlenmeye alüviyal yapıdaki yeraltısuyundan daha açık. Bu nedenle Antalya’da su kalitesinin yönetimi en az su miktarının yönetimi kadar önemli. Su yeraltından ve derin kuyulardan büyük enerji maliyeti ile çekiliyor. Bu suyun büyük bölümü sadece klorlanarak şebekeye veriliyor. Kirletilecek olursa buna arıtma maliyeti de eklenecek.
TUİK verileri dikkate alınarak yapılan nüfus projeksiyonu Antalya nüfusunun 2040 yılında 1 milyon kişi artarak yaklaşık 3,5 milyona ulaşacağını ortaya koyuyor. Bunun yanısıra bugün yaklaşık 20 milyon olan yerli ve yabancı Turist sayısının da artması bekleniyor.
Mevcut kaynaklarla Antalya’nın içme suyu ihtiyacı kısa dönemde karşılanabilir. Ancak Antalya’nın şehirleşme süreci çok hızlanmış durumda ve yeterince planlı değil. Şehirleşme süreci doğru yönetilemezse su üzerine baskılar artar. Nüfus artışı ve potansiyel yeraltısuyu kirliliğine karşı Antalya’nın güvenilir bir depolamalı yüzey suyu alternatifine ihtiyacı var.
Bu ihtiyaç çok uzun dönemdir uzman kurum DSİ tarafından araştırıldı. Hatta suyun Karacaören 2 Barajından temini için ihaleye de çıkıldı. İsale hattının bir bölümü inşa edildikten sonra ilerleme durdu. Bunda temin edilecek suyun çok kirli olduğu konusundaki tartışmalar etkili oldu.
Antalya’ya ilave su nereden gelmeli?
Antalya öncelikle mevcut suyunun en verimli bir şekilde kullanmalı. DSİ nin ilave su temini için seçtiği Isparta çayı üzerindeki Karacaören 2 Barajı 1993 yılında işletmeye açıldı. Yapım amacı içme suyu olmadığı için su toplama havzasında koruma önlemleri alınmadı. Baraj Gölünün suyu tarımsal drenaj suyu ve sanayi atıkları ile kirlendi.
Bir İçme ve Kullanma Suyu temini projesi ekonomik, ekolojik ve sosyal kriterleri sağlamak zorundadır. Bunun yanısıra kamu kaynaklarının gerek ilk yatırım gerekse işletme maliyetleri açısından en uygun projeye harcanması gerekir. Bu yatırımın ekonomiklik şartıdır. Zaten ilave su temini projeleri arasında yapılacak tercihin doğal çevre ve kamusal faydanın maksimum olduğu proje yönünde kullanılması gerekir.
Karacaören 2 den Antalya’ya ilave su temini DSİ tarafından en ekonomik alternatif olarak görülse de su yönetimi tarafından bu projede diğer şartların da sağlanmasına yönelik adımlar atılmalıdır.
Bu kapsamda öncelikle ;
- Karacaören 2 barajı su toplama havzasında içme suyu barajı özel koruma hükümlerinin uygulamaya konmuş olduğunun ve bunun sonuçlarının açıklanması,
- Kaynaktaki kirliliği azaltıcı tedbirlerin alındığının ve bunun sonuçlarının açıklanması,
- Bu tedbirler ve alınacak suyun kente verilmeden önce içme ve kullanma suyu standartlarına göre arıtılacağının açıklanması ve bu suyun arıtılacağı tesisin teknik özelliklerinin ilgili STK’lar ,Üniversite, Meslek Odası ve kamuoyu ile paylaşılması,
- Arıtılmış suyun özelliklerinin şebekeye verilmeden önce ilgili kurum, kuruluş ve kamuoyu denetimine ve online anlık erişime açık olacağının açıklanması,
- İlave olarak temin edilecek suyun hangi atıksu arıtma tesislerinde arıtılacağı ve arıtılmış suyun tekrar nasıl kullanılacağının açıklanması,
- Üniversite, STK ve uzman kuruluşları proje konusunda şeffaf ve hesapverilebilir bir anlayış içinde sürekli ve doğru olarak bilgilendirilmesi,
gibi çalışmaların yapılması gerekir.
Bu çalışmalar su yönetiminde SOSYAL şartı sağlayarak ANTALYA gibi marka değeri olan bir kentimizin su kalitesi konusundaki spekülasyonların önüne geçecektir.
Antalya su kalitesi ve su verimliliğinde model bir kent olmalı
Antalya hızla gelişen bir Tarım ve Turizm kentidir.Bu sektörlerin her ikisi de suyun en yoğun kullanıldığı sektörler olarak bilinir.Yoğun şehirleşme süreci de buna eklendiğinde Antalya’nın su kaynakları üzerindeki baskılar artacaktır.Bu baskılar: iç ve dış göçler, nüfus artışı, sektörel kullanım, kirlilik, iklim değişikliği, ekosistem bozulması ve birim maliyet artışı şeklinde sıralanabilir
Bu nedenle Antalya su yönetimi suyu bir kamu hizmeti olarak sürdürülebilir şekilde yönetebilmek için şimdiden bu baskıların artacağını dikkate alarak planlama ve uygulama içine girmelidir.
Antalya su kalitesi ve su verimliliğinde model bir kent olarak öne çıkmalıdır. Bunun için teknoloji destekli ,katılımcı, şeffaf ve hesap verilebilir bir yönetim anlayışına yönelik çalışmalara öncelik verilmelidir.
