Ülkemiz, iklim değişikliği etkisinin aratarak yaşandığı yarı kurak iklim kuşağında bir ülkedir. İklim değişikliği etkisi ile küresel su döngüsünün dengesi bozulmuştur. Bu nedenle yağış rejimi değişmekte, bölgesel kuraklıklar artmaktadır. Yağış rejiminin değişmesi ve kuraklık yüzey ve yeraltısuyu kaynaklarımızı olumsuz etkilemektedir. Bu kapsamda bugünlerde Konya’da aşırı su kullanımı yasaklanmış, İzmit gölünden tarımsal sulama kısıtlanmıştır. Ankara’da ise barajların aktif doluluk oranı %16,6 ’ya düşmüştür. İzmir’in suyunun yaklaşık yarısının temin edildiği Tahtalı Barajının doluluk oranı % 15 olup bu oran geçen seneki doluluğun yarısıdır. İzmir’in diğer barajlarında da doluluk oranları geçen yıla nazaran çok düşüktür. Ankara ve İzmir Barajlarının doluluk oranlarının İstanbul’a nazaran daha kritik durumda olduğu söylenebilir.
Su Politikaları Derneği olarak Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğünün yayınladığı yağış ve meteorolojik kuraklık verileriyle yaptığımız bir çalışmada son 5 yıldır bazı bölgelerimizde bölgesel kuraklıkların daha sık ve şiddetli olarak yaşandığını tespit ettik. Trakya ,Marmara’nın güneyi, Ege Bölgesi, Batı ,Orta ve Doğu Akdeniz, Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun Batısında bölgesel kuraklıklar daha sık ve daha şiddetli olarak yaşanmaktadır.
1 Ekim 2024 tarihinde başlayan yeni su yılında ülkemizin yaklaşık yarısında alansal yağışlar normallerin çok altında kalmıştır. Bahar yağışları yetersiz kalırsa Edirne, Bursa ,İzmit ,Konya İzmir, ,Bodrum, Adana, Hatay, illerimizin yer aldığı bölgelerde hidrolojik ve tarımsal kuraklıklar yaşanabilir. Bu durumda bu bölgelerden başlayarak havza ölçeğinde yönetim planlarının ve kuraklık eylem planlarının hızla uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.
Şiddeti ve sıklığı artan bölgesel kuraklıklar su yönetiminde ve su kullanımında düşünce yapımızı ve kullanım alışkanlıklarımızı mutlaka değiştirmemiz gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Geç kalırsak susuzluğun ülkemize bedeli ağır olacaktır.