Yayınlandı
2 yıl önceon
Yazar
Dursun Yıldız1 Ekim 2023
Ülkemizde arıtılmış/arıtılmamış evsel/kentsel atıksular dere, nehir, göl, gölet, sulama kanalı, kanal, baraj vb. su kaynaklarına deşarjı sonrası kontrolsüz olarak doğrudan veya dolaylı şekilde tarımsal sulamada kullanılmaktadır. Atıksuların tarımsal sulamada kullanılmadan önce, biyolojik arıtmanın ardından filtrasyon ve dezenfeksiyon veya direk dezenfeksiyon uygulaması ile mikrobiyolojik parametrelerinin istenilen deşarj standartlarına getirilerek kullanılması gerekmektedir.
Toplum sağlığını koruma adına gıda ürünlerinin evsel/kentsel arıtılmış/arıtılmamış atıksular ile doğrudan sulanmaması veya bu suların dere, nehir, göl, gölet, sulama kanalı, kanal, baraj vb. alıcı ortamlara deşarjı sonrası sulama yapılan su kaynaklarında sulama yapılmadan önce atıksuyun kaynağında etkin dezenfeksiyon işlemi sonrasında sulama yapılması gerekmektedir.
Özellikle pişirilmeden ve kaynatılmadan çiğ olarak yenen sebze ve meyvelerin yetersiz arıtılmış kanalizasyon suları ile sulanması salgın hastalıklara yol açabilecek bir durumdur.
TATLAR Atıksu Arıtma Kapasitesi çok yetersiz kaldı
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Başkentin acil ihtiyaçları arasında bulunan Tatlar Atıksu Arıtma Tesisi’nin kapasite yetersizliği ve dış finansman taleplerine ilişkin 27 Eylül 2023 ‘de bir basın toplantısı düzenledi.
Yavaş, “Arıtılan ve arıtılamayan Ankara halkının atık suyu Ankara Çayı’na karışıyor. Sincan, Yenikent ve Polatlı halkı Ankara Çayı’ndan sulama yapıyor. Buralarda yapılan sulamayla yetişen sebzeler de Ankara ve civar illere gönderiliyor. Yağış rejimi değişti. Tesise giren yağmursuyu da arttı . Buranın kapasite sorunu ortaya çıktı. Normalde günde 765 bin metreküp arıtılması gerekirken şimdi buraya gelen su iki mislini bulmuştur. Buradaki sakıncada iki misline çıkmış durumda. Ekim 2009 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nden buranın kapasitesinin artırılması için 536 milyon lira kredi kararı çıkmasına rağmen halen bu arıtma ilgili hiçbir işlem yapılmamıştır” ifadelerini kullandı.
ABB Başkanı Yavaş devamla ;
“Bir kısım atık sular arıtılamadan Ankara Çayına gidiyor. Tabi buradan kaçak sulama yapıldığı takdirde başımıza neler geleceği belli…Tesisin kapasite arttırımı için projeler hazırladık. Cumhurbaşkanlığından bu projeye onay çıktı.Yatırım programına alındı. 536 Milyon TL’lik Proje kredisini de bulduk. Bu kredi belediye meclisinden onaylanacak, tekrar hazineye gidecek ve onay alınacak. Daha sonra da ihaleye çıkarılacak. Ancak Belediye Meclisinde reddettiler. Veto ettim tekrar gönderdim .Proje Mecliste 2 aydır erteleniyor”. açıklamasını yaptı.
AK Parti Ankara İl Başkanı Hakan Han Özcan tarafından yapılan açıklamalarda ise daha önce bu tesis için Belediye Meclisinin kredi izni verdiği ancak bu kredinin kullanılmadığı iddiaları yer aldı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Ankara Valiliği de iyileştirme istemişti.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TAAT ile ilgili 2016 yılında, tesisin günlük 765 bin metreküp atıksuyu arıtabildiği, kapasite zorlanarak günlük 950 bin metreküpe kadar çıkılabildiği ancak pik yapılan saatlerde, “bypass hattı” kullanılarak arıtılmadan deşarj edildiğinin beyan edildiğini tutanak altına almıştı.Tesis kapasitesinin yeterli olmaması nedeniyle, atıksuyun Ankara Çayı’na karıştığı tespit edilmişti. Bu koşullar 2016 yılından bu yana daha da kötüleşerek devam etti.
Denetimlerde atık suyun standartlara uygun arıtılmadığı ortaya çıkmış ve Ankara Valiliği de 23 Mart 2018 tarihinde ‘En geç 23 Aralık 2023 tarihine kadar Tatlar Arıtma Sitemi’nin kapasite yetersizliği ortadan kaldırılmalı’ dır şeklinde belediyeye uyarıda bulunmuştu.
Ayrıca ODTÜ ile Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Türkiye Su Enstitüsü’nün tesis hakkında hazırladığı raporlarda da sağlığı tehdit ettiği gerekçesiyle, tesise yönelik yatırımların yapılması gerektiği ifade edilmişti.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Atık Su Arıtımı Eylem Planı’nda (2017-2023), Sakarya Nehri’nin, Porsuk Çayı ve Ankara Çayı’ndaki kirlilik nedeniyle Sakarya Nehri’nin farklı parametreler açısından kirli ya da çok kirli su kalitesine sahip olduğu belirtiliyor.
2016 Yılında ABB kanalizasyon suyu ile sulanan sebze bahçelerine operasyon yapmıştı
Ankara Büyükşehir Belediyesi Zabıta ekipleri, 2016 yılının Ağustos ayında Ankara Çayı ve ASKİ’ye ait atıksu hatlarından çekilen kaçak hatlardan bahçelerini mikroplu sularla sulayarak sebze yetiştirilen ve insan sağlığını tehdit eden çiftçilerin bahçelerine operasyon düzenlemişti.
Bu operasyon sonrasında Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, atık sularla sulanarak üretildiği tespit edilen sebzelerin imha edildiğini açıklamışlardı. Bu açıklamada yetkililer, mikroplu kanalizasyon sularıyla sulanan sebzelerde bulunan “koli basili” ve “koliform bakteri”nin başta ishal olmak üzere birçok hastalığa neden olduğunu kaydederek, insan yaşamını hiçe sayarak, bile bile mikroplu sularla üreticilik yapan çiftçilerin ürünlerini yetiştirmelerine izin verilmediğini kaydetmişlerdi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı ve ASKİ Genel Müdürlüğü ekipleri tarafından 2016 yılında yapılan denetimlerde kaçak olarak mikroplu kanalizasyon suyuyla sulandığı tespit edilen tarlalardaki sulama tertibatı ve pompalara el konulmuş ve yetiştirilen sebzeler ise tarlalardan sökülerek imha edilmişti.
Tarımsal sulamada arıtılmamış atık su kullanılmamalı
Kanalizasyon sularının tarım ürünlerinin sulanmasında kullanılması, insan sağlığını ciddi boyutta tehdit eden patojen (hastalık yapan) mikroorganizmalar içermesi nedeniyle son derece tehlikeli bir durum yaratmaktadır. Bu atık sular içerisinde bulunan bakteriler toprakta 20-70 gün, bitki yüzeyinde 5-30 gün; virüsler toprakta 100 gün, bitki yüzeyinde 60 gün; protozoa (tek hücreliler) toprakta 20 gün, bitki yüzeyinde 10 gün ve helmitlerin (bağırsak solucanları) yumurtaları toprakta aylarca, bitki yüzeyinde 1-2 ay civarında yaşamlarını sürdürebilmektedir.
Ayrıca endüstriyel atık içeren suların sulamada kullanılması durumunda tarım ürünlerinin bünyesine girecek toksik kimyasallar da yine hastalık etmeni olabilmektedir. Bu kimyasallar toprakta birikebilmekte, yıkanmak suretiyle yeraltı ve yerüstü su kaynaklarına da bulaşabilmektedirler. Toksik kimyasalları içeren gıda ve suyun canlılar tarafından uzun süreli tüketilmeleri sağlık sorununa yol açmaktadır.
Tarımsal sulamada kullanılacak atık sular kesinlikle uygun arıtmaya tabi tutulmalı, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ve Numune Alma ve Analiz Metotları Tebliği‘ndeki kriterleri taşıyan sular tarımda kullanılmalıdır. Kriterler sağlanıyor olsa bile toprak ve iklim faktörleri dikkate alınmalı, ayrıca yetiştirilecek bitki deseninde son derece dikkatli seçim yapılmalıdır.
Tesisin kapasitesi hızla arttırılmalı, kaçak sulamalar önlenmeli
Tatlar Atıksu Arıtma Tesisinin yapımına 1993’te başlanmış ve tesis 1998’de açılmıştır. Üç kademeden oluşan tesisin ikinci kademesinin 2010 yılında devreye alınması gerekiyordu. Ancak bugüne kadar tesiste hiçbir kapasite arttırımına gidilmemiş ve tesisten Ankara çayına bırakılan suyun kalitesi yıllar geçtikçe iyice azalmıştır. 1998 yılında 3,7 milyon olan Ankara nüfusu 2010 yılında 4,7 milyon’a bugün ise 5,7 milyon ‘a ulaşmıştır.
ABB Başkanı Sn Mansur Yavaş yaptığı açıklamada “Bir kısım atık sular arıtılamadan Ankara Çayına gidiyor. Tabi buradan kaçak sulama yapıldığı takdirde başımıza neler geleceği belli…” diyerek durumun vehametini açıkça ortaya koymaktadır. Ancak 2010 yılından itibaren tesis yetersiz kapasite ile çalışmaktadır. 2016 yılında ABB yetkilileri Ankara çayından sulama yapılan sebze bahçelerini tespit ederek buradaki ürünleri imha etmişti. Bu da bugüne kadar buradan yapılan sulamaların riskli olduğunu ve tesis çıkışındaki su sulamaya uygun olana kadar sulamanın önlenmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak; Ankara Büyükşehir Belediyesinin proje bazlı kredi talebinin, Meclis görüşmelerinde daha fazla ertelenmemesi gerekmektedir. Tesisin bu şekilde yetersiz kapasite ile çalışması halk sağlığı sorunu yaratabilir. Bu nedenle sorunun çözümü için gereken adımların hızla atılmasında su güvenliği, çevre güvenliği, toplum sağlığı ve gıda güvenliğimiz açılarından büyük faydalar bulunmaktadır. Su Politikaları Derneği olarak bu konuda sağduyunun egemen olacağına ve tesis kapasitesinin hızla arttırılacağına inanıyoruz. Ayrıca bu kapasite arttırma işi tamamlanana kadar
Saygılarımızla
Dursun Yıldız
SPD Başkanı