Büyük Menderes Havzasının ve Aydın ili’nin durumu , Türkiye’de ekonomik kalkınma politikalarının çevresel sürdürülebilirlik ilkesiyle birlikte ele alınması gerektiğini ortaya koymakta ve doğal kaynakların korunmadığı kalkınma anlayışının uzun vadede hem çevre hem ekonomi için tehdit oluşturduğunu göstermektedir.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Didim Ticaret Odası ve Didim Ziraat Odası işbirliği ve Su Politikaları Derneği’nin desteğiyle düzenlenen ve iki gün süren Büyük Menderes Su-Çevre-Ürün Güvenliği Çalıştayı, 29-30 Eylül 2025 tarihinde Ankara Üniversitesi Didim ÖRSEM Tesisi’nde gerçekleştirildi.
Çalıştayda Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız ve Başkan Yardımcısı Dr. Hasan Hüseyin Doğan bildiri sundular
Su Politikaları Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Hasan Hüseyin Doğan’ın çalıştayda “Büyük Menderes Havzasının Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Düzeyi ve Çevre Sorunları: Örnek Olay Aydın İli” başlıklı bildirisini sundu.
Dr. Hasan Hüseyin Doğan bildirisinde özetle aşağıdaki konuları belirterek çözüm önerileri getirdi.
Türkiye’nin en önemli tarım bölgelerinden biri olan Büyük Menderes Havzası’nın ekonomik gelişimi ile çevresel sürdürülebilirlik arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Havza; Aydın, Denizli, Afyonkarahisar, Muğla, Uşak ve İzmir gibi illerin bir kısmını kapsamakta, yaklaşık 25.000 km²’lik alanı ve 584 km uzunluğundaki nehriyle Ege Bölgesi’nin en geniş su sistemlerinden birini oluşturmaktadır. Özellikle Aydın ili özelinde ekonomik kalkınmanın bölgesel etkileri ve ortaya çıkan çevre sorunları artmaktadır. Aydın ili, verimli toprakları, gelişmiş tarımsal üretimi ve turizm potansiyeliyle sosyo-ekonomik açıdan gelişmiş bir merkez olmasına karşın, bu gelişme süreci doğal çevre üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır.
Tarımsal faaliyetlerde yoğun kimyasal kullanımına bağlı olarak su kaynakları kirlenmekte, aşırı sulama ve yetersiz drenaj nedeniyle topraklarda tuzluluk ve verim kaybı oluşmaktadır. Nehirdeki su kalitesi, sanayi atıkları ve yerleşim atıklarının arıtılmadan suya karışması sonucu bozulmakta, deltadaki sulak alanlar daralmakta ve biyolojik çeşitlilik azalmaktadır. Ayrıca, jeotermal enerji tesisleri ve termik santrallerin atıkları hem su hem hava kalitesini tehdit etmektedir.
Havzada ekonomik kalkınmanın çevre yönetimiyle yeterince bütünleşmemesi nedeniyle havzanın ekolojik dengesinin bozulduğu görülmektedir. Buna karşın, bölgenin doğal ve ekonomik potansiyeli sürdürülebilir planlama ile korunabilir.
Büyük Menderes Havzasında çözüm olarak havza bazlı entegre su yönetimi, tarımsal üretimde organik yöntemlerin teşviki, sanayi ve enerji tesislerinin çevre denetiminin artırılması, taşkın ve erozyon kontrolü gibi önlemleri hızla alınmalıdır.
Sonuç olarak, Büyük Menderes Havzasının ve Aydın ili’nin durumu , Türkiye’de ekonomik kalkınma politikalarının çevresel sürdürülebilirlik ilkesiyle birlikte ele alınması gerektiğini ortaya koymakta ve doğal kaynakların korunmadığı kalkınma anlayışının uzun vadede hem çevre hem ekonomi için tehdit oluşturduğunu göstermektedir.