Connect with us

RAPORLAR

240 Gölümüzün 186’sının  kuruduğu iddiası doğru ise …..

Yayınlandı

on

Dursun Yıldız

Su Politikaları Derneği Başkanı

27 Ekim 2024

Yaklaşık dört hafta önce yazılı ve görsel basında  son 60 yılda ülkemizde 240 gölün 186’sının tamamen kurumuş olduğu haberleri geniş bir şekilde yer aldı. Bu iddianın doğru olması su yönetimimizin çok büyük bir zaafiyet   hatta bir kriz içinde olduğunu ortaya koyar.

 Ancak Su Politikaları Derneği olarak biz buna yönelik resmi bir açıklama veya güvenilir veriye ulaşamadık Bunun  için  DSİ Genel Müdürlüğüne, Su Yönetimi Genel Müdürlüğüne ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne dilekçe ile başvurarak bu konuda bir açıklama  talep ettik.  Bu konuda bizim başvurularımıza da ,bazı milletvekillerinin TBMM’nde verdiği soru önergelerine de hala bir yanıt yok.

Göllerimizin kuruması ile ilgili bizi bekleyen en büyük tehlike “hala tehlikenin farkında olmayışımız”dır. Tüm gelişmeler su yönetimimizde radikal bir düşünce değişikliğine  duyulan ihtiyacın arttığını gösteriyor. Tüm sektörlerde su kullanım alışkanlıklarımız da değişmeli.Aksi taktirde  etkili bölgesel kuraklıklar  sonucunda  su ve gıda güvencesi ile birlikte çevre sorunları  da yaşayacağız.

Ülkemizde 240 Gölün 186’sı kurudu haberlerine rağmen herhangibir resmi açıklama yapılmıyorsa ,hangi önlemlerin alındığı ve alınacağı konusunda bilgi verilmiyorsa su yönetiminde katılımcılık ve şeffaflık ilkeleri yok sayılıyor demektir. Aslında Türkiye’nin Su yönetimin yol haritası olan Ulusal Su Planı 2019-2023 Raporunda, sivil toplumun tüm kararlarda  etkin bir şekilde yer alması gerektiğinden açıkça söz ediliyor Çünkü  katılımcılık ve şeffaflık olmadan sürdürülebilir bir  su yönetimini oluşturmak mümkün olmuyor.  


Nasıl bir politika ?

Mevcut su kaynaklarımız, sulak alanlarımız ve göllerimiz ,  sıklığı ve şiddeti gittikçe artan kuraklık, verimsiz su kullanımı ve havza ölçeğinde entegre su yönetimine geçememiş olmamız nedeniyle büyük baskı altında.

Doğal çevrenin sınırlarını çok zorlayarak popülist politikalarla bazı bölgelerde doğal dengeyi bozduk. Sulak alanlarımız ve göllerimiz bundan çok etkilendi.   Doğal sulak alanlar çevresel dengeyi sağlamak için  hayati önem taşıyor.  Sulak alan kayıpları, doğal yaşamı tehdit ediyor ve ekosistem dengesinin bozulmasına neden oluyor.

Suyun nehir havzası ölçeğinde bütünleşik (entegre) yönetimine tam geçebilmiş değiliz. Bu nedenle suyu ve biyoçeşitliliği koruma konusundaki çabalarımız tekil projeler ölçekli , süreksiz ve yetersiz kalıyor. Su kaynaklarımızın miktar ve kalite olarak korunmasına yönelik en temel politika popülist olmayan ekonomik,politik rant yerine ekolojik, toplumsal  faydayı öne çıkaran uygulanabilir bir politika olmalı.

Sebepleri ortadan kaldıralım !

Ülkemizdeki doğal göller ve sulak alanlarındaki  su miktarındaki azalmalardan, biyolojik çeşitliliklerin tehdit altında olmasından ve su kalitesindeki bozulmalardan çeşitli kesimlerce sürekli söz ediliyor.  Ancak bunların  sonuçlarının sürekli tekrar edilmesinden öte   sebeplerinin konuşulması  ve çözümün havza ölçeğinde entegre  su yönetimi ile olan  ilişkisi ve uygulamanın gecikmesinin nedenleri daha çok öne çıkması daha yararlı olacak.

Bir diğer deyişle bu konuda ilerleme sağlamak için nehir havzası ölçeğinde ekosistem tabanlı  entegre bir yönetim anlayışına geçme konusunda neden geç kaldığımızı ele almalıyız. Nehir havzasında birbirini etkileyen birçok konuyu çoklu disiplinli bir anlayışla ele alıp çözmeliyiz. Bunun için mevcut su yönetim anlayışımızda radikal bir değişiklik gerekli.240 gölün 186’sının kuruduğu haberleri doğru değil ise bunun alınan ve alınması gereken önlemlerle birlikte resmi olarak açıklanması toplumu rahatlatacaktır. Ayrıca böyle bir doğal çevre krizinin normalleşmesini de önlemiş olacaktır. Eğer bu haberler doğru ise sözün bittiği yerdeyiz demektir.       

Okumaya devam et
Yorum atmak için tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Copyright © 2016 Su Politikaları Derneği Tüm Hakları Saklıdır.