Kurak geçen yaz mevsiminin ardından Sonbaharda da beklenen yağışlar gelmeyince barajların doluluk oranları kritik seviyeye indi. Güncel verilere göre İstanbul’da barajların toplam doluluk oranı yüzde 17,5 , Ankara’da yüzde 13 ve İzmir’de yaklaşık yüzde 2 civarında.
Üç büyük kentimizde baraj doluluk oranlarındaki bu durum bu illerimizin su güvenliğinin ne durumda olduğu sorusunu akla getirmektedir.
İstanbul’un su sıkıntısını Avrupa ve Anadolu Yakası olarak ayırmak gerekir. Avrupa yakasında su kaynakları daha az ancak nüfus ve tüketim toplam su tüketiminin %60’ı. Bu nedenle Avrupa yakasının su güvenliği riski daha yüksek .Avrupa yakası barajlarında toplam 88 milyon m3 su var. Bu su mevcut tüketime göre yaklaşık 1,5 ay yeter . Ancak bu bölgeye Melen sisteminden her gün yaklaşık 800 000- 1 milyon m3 arasında su basılıyor. Avrupa Yakasına Anadolu yakasından bir diğer hatla da su aktarılıyor . Bu nedenle hiç yağış olmazsa Avrupa yakasının su güvenliği belirli bölgelerde 2 ay içinde riske girebilir. Anadolu yakasında ise hiç yağış olmazsa mevcut su 2,5 ay yeterli gibi görünüyor.
Ankara’da Barajların aktif hacimleri hemen hemen boşaldı. Ölü hacim denen en dipteki bölümden su çekmek için hazırlıklar tamamlandı. Hiç yağış olmaması durumunda ölü hacimdeki su ve Kesikköprü-kızılırmak suyu ile önümüzdeki 3 ay su sağlanabilir. Barajların ölü hacimlerinden son çare olarak su çekiliyor. Barajlarda her barajın bulunduğu nehir havzasının topoğrafya ve arazi koşullarına göre barajın rezervuarının en dip bölümünde bir kullanılmayan ölü hacim bırakılır. Burada nehrin getirdiği sürüntü malzemeleri toplanır. Ölü hacmin büyüklüğü nehir havzasındaki arazi koşullarına göre baraj gölünün toplam hacminin %5’i ile %10’u arasında değişir.
İzmir’de ise Tahtalı Barajı tamamen boşaldığı için kentin su güvenliği büyük riske girdi. Planlı su kesintileri Aralık ayında da sürecek gibi görünüyor. Hiç yağmur düşmemesi durumunda su kesinti programı yaygınlaşarak uzayabilir.
Aralık Ayı da Kurak Geçerse !
Aralık ayında da yağışlar normalin üstünde olmazsa;
İstanbul’da Avrupa yakasındaki su arz güvenliği riski artar
Ankara’da su kalitesi düşmeye devam eder
İzmir’de ise su kesintileri yaygınlaşır
Aralık ayında yeterli yağış düşmezse üç büyük kentimiz su krizine yaklaşmış olur
İstanbulun Avrupa yakasının durumu Melen Regülatör yerine gelecek olan suya bağlı. Bu yıl Melen regülatör yerine gelen su miktarı çok azaldı.Eylül Ekim aylarında günde 300 000 m3 e kadar düştü . Uzun süreli hidrometeorolojik veriler Melen Regülatör yerine gelen akımların Aralık ayı başından itibaren artacağını gösteriyor ancak umarım öyle olur. Halen Melen sisteminden 720 000 m3 su basılıyor
Ancak Aralık ayında Avrupa yakasına yeterli yağış düşmezse ve Melen Yeşilçay Regülatörleri yeterli su sağlayamazsa İstanbul’ın Avrupa yakasının bazı bölümlerinde 1 ay içinde su arz güvenliği riske girebilir.Bu da işletmeye bir türlü alınamayan Melen barajının önemini ve tamamlanamamış olmasının riskini açıkça ortaya koymaktadır.
Ne yapılabilir ?
Su yönetimi su krizi ile karşı karşıya gelmemek için daha önce su risklerini yönetmeye çalışmalıdır. Su’da kriz yönetiminde alınacak tedbirler sınırlıdır. Halen bazı illerimizde yapıldığı gibi yeraltısularından su çekimi artar, su kesintileri programı uygulanır. Abonelerin suyu daha tasarruflu kullanması için çağrı yapılır. Ancak tüm bu tedbirlerden elde edilebilecek faydalar sınırlı kalabilir. Asıl yapılması gereken risk analiz yapıp su krizi yaşanmadan tedbir alınmasıdır. Yani riskin yönetilmesidir. Bu tedbirler toplumsal su kullanım bilincini arttırmak,su arzını ve talebini birlikte yönetmek,şebekelerdeki su kayıp ve kaçaklarını azaltmak, aşırı su tüketen aboneleri kontrol altına almak, yağmur suyu toplama ,arıtılmış atık su kullanımını teşvik etmek gibi tedbirler olabilir. Su krizine karşı alınabilecek en önemli tedbirler ise su tasarrufunu denetlemek ,ilave su temin etmek, su kesinti programını adil uygulamak ve su kısıntısının halk sağlığını riske atmaması için toplumu bilinçlendirmek olabilir.