Connect with us

hidropolitik

Türkiye Irak İlişkilerinde Yenilikçi  Su-Enerji İşbirliği Yaklaşımı

Yayınlandı

on

Dursun Yıldız

Direktör

SPD Hidropolitik Akademi Merkezi

Giriş

Türkiye’nin  güney komşuları Irak ve Suriye ile ilişkileri uzun bir  dönemdir  bölgedeki  sıcak çatışma yoğunluğunun ve İŞİD, PKK ,PYD-SDG terör hareketlerinin  etkisinde kalarak istenen gelişmeyi sağlayamamıştır. Bu dönemin istisnası 2008 yılında Türkiye Suriye ilişkilerindeki sağlanan olağandışı gelişme  olmuş ancak bu da Suriye’de 2011 yılında başlayan iç karışıklığa kadar  sürmüştür. Daha sonraki dönemde Türkiye, Irak Merkezi Yönetimi ve IKBY ile ilişkilerini çeşitli seviyelerde  sürdürürken Suriye ile ilişki tamamen kesilmiş ve rejimin Ahmet Şara tarafından 2024’ün  Aralık ayında devrilmesiyle yeniden başlamıştır.

Bu iç savaş ve karışıklık döneminin sonuna doğru  Türkiye güney sınırı komşularından Irak ile 2024 yılında önemli bir “Su Alanında İşbirliği Çerçeve Anlaşması” imzalamıştır.Bu anlaşma  yalnızca iki ülke arasında su yönetimi konulu teknik bir belge değil; su, enerji ve ekonomik işbirliğini entegre eden yeni bir bölgesel modelin habercisi olmuştur.
Bu anlaşma, Dicle–Fırat havzasının sürdürülebilir yönetimi, Irak’ın su altyapısının modernizasyonu ve Türkiye’nin teknik kapasitesinin Irak projelerine entegre edilmesi hedefleriyle şekillenmiştir. Bu anlaşmayı 21 Temmuz 2025 tarihinde  Türkiye’nin 1973  tarihli Ham Petrol Boru Hattı anlaşmasından  tek taraflı olarak çekilme kararı takip etmiştir.  Bu karar iki ülke arasındaki  genel enerji ilişkilerinde daha geniş bir çerçevede yeni bir başlangıç olarak değerlendirilebilir. Türkiye tarafından Irak’a iletilen yeni enerji anlaşması taslağı iki ülke arasındaki enerji ilişkilerini çok boyutlu ve stratejik bir düzleme taşımayı hedeflemektedir.

Su Alanında İşbirliğine İlişkin Çerçeve Anlaşması

2024 yılında imzalanan bu anlaşma, iki ülke arasında su sektörü üzerinden  ekonomik işbirliği yaklaşımı ve Irak’ta su kaynaklarına yönelik altyapı  yatırım projeleri için bir vizyon sunmaktadır. Anlaşma  Dicle ve Fırat Havzasında sürdürülebilir su yönetimi için işbirliği ile   Irak’ta tarım, sanayi, belediye ve içme suyu için alanında ortak projeler yapımını kapsamaktadır.  Anlaşmanın en yenilikçi maddesi su -enerji işbirliğini kurumsallaştıracak  finansman modeli maddesidir. Bu maddede  “Projeler iki tarafça “en uygun şekilde” finanse edilir; aksi kararlaştırılmadıkça finansman, Türkiye’nin Irak’tan petrol alımlarına dayanan bir sistem üzerinden sağlanır” denmektedir. 10 yıl süreli bu  anlaşmada uygulamayı takip için Ortak Yüksek Komite kurulması da yer almıştır. Anlaşma hidropolitik açıdan su projelerinin finansmanında enerji gelirlerinin (petrol) kullanılması, “oil-for-water” modeliyle bölgesel yeni bir paradigma oluşturmaktadır.Ayrıca Ortak Yüksek Komite oluşumu , önceki dönemlerdeki ad hoc görüşmelerden farklı olarak kurumsal diplomasi dönemini başlatma potansiyeli taşımaktadır.Bu yapı aynı zamanda proje bazlı koordinasyonun daha kalıcı olmasını sağlayacaktır. Anlaşmadaki su yatırımlarını petrol gelirleriyle destekleme yaklaşımı, hidropolitik gerilimin azalması ve karşılıklı işbirliğinin artmasına yönelik önemli bir imkan sunmaktadır.

Su-Enerji işbirliği Çerçeve Mekanizması

Anlaşmanın finansman mimarisi petrol ticareti üzerinden kurulduğu için su-enerji-ticaret bağlantısı kurumsallaşmıştır. Bu husus, uygulamada baraj işletmesi, enerji arzı ve su salımları arasında policy coordination (politika eşgüdümü) ihtiyacını doğuracaktır.Anlaşmada yer alan ortak proje,enerji arz güvenliği, “su salımı zamanlamasının, enerji arzının ve çevresel akışların koordinasyonu” gibi kavramlar su ve enerji arasındaki bağlantının iki ülke düzeyinde tanındığını göstermesi açısından önem taşımaktadır.

Yeni Enerji İşbirliği Girişimi

İlk etapta yirmi yıl süreyle imzalanan Türkiye-Irak Ham Petrol Boru Hattı Anlaşması, günlük 1,6 milyon varil Irak petrolünün Türkiye üzerinden deniz yoluyla ihracını öngörmüştür. Bu çerçevede ilk boru hattı 1977 yılında, ikinci boru hattı da 1987 yılında faaliyete geçmiştir Türkiye ile Irak arasında  1975 yılında yürürlük kazanan Türkiye-Irak Ham Petrol Boru Hattı Anlaşması 27 Temmuz 2026 tarihinden itibaren sona erdirilmesine karar verilmiştir. Fiili olarak Irak’tan Ceyhan Limanı’na gerçekleşen petrol akışı, Milletlerarası Ticaret Odası’nın tahkim kararı nedeniyle 2023 yılından itibaren kesilmiştir. Türkiye ile Irak arasındaki anlaşmazlığın temel sebebi Türkiye ile IKBY arasında gerçekleşen ham petrol sevkiyatıdır. Bağdat hükümeti, bu sevkiyatın Türkiye ile Irak arasındaki anlaşmaları ihlal ettiğini iddia etmiştir. Türkiye, bu akışın yeniden sağlanması için çaba göstermekte ancak  Bağdat ile Erbil arasında süregelen siyasal ve hukuksal anlaşmazlıklar dolayısıyla mutabakat sağlanamamaktadır.

Bu nedenle Türkiye, bu anlaşma yerine hukuksal açıdan belirsizlikler içermeyen ve kapasitenin tam olarak kullanılacağı yeni bir anlaşma önermektedir. Boru hattı tam kapasite çalıştığında yıllık yaklaşık 40 milyar dolarlık potansiyel bir ticaret fırsatı yaratmaktadır.  Bu yeni anlaşma, Irak’ın Basra’nın güneyinde yoğunlaşan ihracat güzergahını çeşitlendirerek Akdeniz ve Avrupa’ya ulaşmasını sağlayabilecektir. Boru hattından tam kapasitede yararlanma hedefinin gerçekleşmesi için hattın daha güneye uzatılması  gerekecektir.  Kalkınma Yolu Projesi, bu açıdan bir fırsat sunmaktadır. Girişim kapsamında güzergahın daha geniş bir enerji koridoruna dönüştürülmesi, görüşmelerde ele alınmaktadır.[1]  Anlaşmazlığın çözümü için Bağdat ile Erbil yönetimleri bir ön anlaşmaya varmışlardır.[2].

Türkiye’nin yeni enerji işbirliği hamlesi enerji alanında daha bütüncül, esnek ve karşılıklı iş birliğini artıran bir çerçevenin inşa edilmesini hedeflemektedir. Bu yönüyle Türkiye’nin sunduğu taslak sadece teknik değil aynı zamanda diplomatik ve ekonomik olarak da stratejik bir adım niteliğindedir. Bu fırsatlara rağmen yeni anlaşmanın geleceği, Türkiye ve Irak arasındaki ikili teknik görüşmelerin ötesinde Bağdat-Erbil ilişkilerinin seyrine ve Irak’ın iç siyasi dengelerine doğrudan bağlı olacaktır[4].

Irak-Türkiye Su Diplomasisi

Sınıraşan suların yönetimi Irak–Türkiye ilişkilerinde yalnızca teknik değil aynı zamanda jeopolitik bir konu olarak görülmelidir. Su kaynaklarının paylaşımı Irak’ta  enerji ,gıda,çevre güvenliği sosyo-ekonomik kalkınma  ve toplumsal refah  gibi konuları ilgilendirmektedir. Irak’ın güneyinde özellikle Basra civarında, nehir akışının düşmesiyle tuzluluk artışı, tarımsal verimin düşmesi ve yerel halkta ekonomik-sosyal gerilim oluşması gibi sonuçlar gözlenmektedir. Bu nedenle  birçok temel eksiklikleri olsa da Su Diplomasisi Irak Türkiye ilişkilerinde sürmüş ve son dönemde ileri aşamalar kaydetmiştir. Dicle Fırat Havzasında  azalan akış rejimi, “yavaş kriz” (slow-onset crisis) riski yaratmakta bu  da diplomatik işbirliğinin geliştirilmesi ihtiyacını arttırmaktadır.

Irak son yıllarda aşırı kurak dönemler yaşamakta ve  zaman zaman Türkiye’den ilave su bırakılması talebinde bulunmaktadır. 2009 yılından başlamak üzere  Irak zaman zaman Türkiye’den daha fazla su bırakmasını talep etmiştir. Son olarak 1 Temmuz 2025’te Irak Parlamentosu Başkanı Mahmud Meşhedani’nin Ankara ziyareti  sonrasında Türkiye  Dicle Nehri’nden saniyede 420 metreküp su bırakmaya başlamıştır. Irak’ın yaşadığı kurak dönemler sonrasında ilave su talepleri Türkiye tarafından karşılanmaktadır Bu durum iki ülke arasında su diplomasisinin somut sonuçlarını  göstermektedir. Ancak Türkiye’nin yukarı havza konumu ve hidro-enerji yatırımları ile Irak’ın suya bağımlılığı arasındaki asimetri, diplomatik mekanizmanın şekillenmesinde temel belirleyici olmaktadır.  

Sonuç ve Değerlendirme

Türkiye–Irak Su ve Enerji İşbirliği Çerçeve Anlaşması (2024) ‘nın “Oil for Water” modeli ekseninde bölgesel hidropolitik dönüşüm için önemli bir adım olduğu söylenebilir. Ancak bölgenin jeopolitiği, ülkeler arasında karşılıklı güvenin ve bağımlılığın  gelişmesine ve  hidropolitik açılımların yerleşmesine çok uygun değildir. Bu kapsamda yapılan anlaşmaların  uygulamaya girme hızı ve etkinliği birçok bölge içi ve bölge dışı faktöre bağımlıdır. İki ülke arasında kurumsal kapasite farklılığı ve  koordinasyon eksikliği ,petrol gelirlerindeki oynaklık ,iklim değişikliği etkileri gibi hususlar da ilerlemenin önündeki riskler ve zorluklar olarak sayılabilir.

Bu anlaşma ,bölgedeki  kalkınma yolu projesi, Türkiye Irak arasındaki yeni ve kapsamlı enerji işbirliği anlaşma süreci ile birlikte ele alındığında  Türkiye–Irak ilişkilerinde yenilikçi bir hidropolitik açılım potansiyeli sunmaktadır.Enerji -su ilişkisi üzerinden oluşturulacak yeni hidropolitik ve enerji politiğin kalıcı olabilmesi için bölgeselleşme ( regionalizalition ) ve  kurumsallaşma (insitutionalization) konusunda somut adımların atılması gerekmektedir.Bu kapsamda şeffaf veri paylaşımı, kurumsal süreklilik,iklim değişikliğine uyum temelli yönetim araçlarının hızla oluşturulması da zorunludur.

Yenilikçi hidropolitika ve enerji politikası açılımı  Türkiye için Kalkınma Yolu Projesi ve enerji iş birliği için  stratejik araç,  Irak açısından ise ulusal güvenlik ve toplumsal istikrarı sağlamaya yönelik akılcı bir işbirliği adımı olarak ele alınmalıdır. Bunun yanısıra su ve enerji üzerinden işbirliğinin tesisi ve bunun  devamı  bölgesel barış ve istikrarın sağlanmasına da hizmet edecek önemli bir gelişme olacaktır. Bölgede iklim değişikliği etkisiyle de artacak olan su yönetimi sorunları  yalnızca bir çevresel sorun olmayacak, siyasal, ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla Irak’ın geleceğini bölgenin barış ve istikrarını da etkileyecektir.

Bölgenin su,enerji,gıda ve çevre güvenliği bağlantısını topyekün  dikkate alan bir su yönetimi işbirliğine ihtiyacı vardır.Bu nedenle sadece bir sektör için su yönetimini ele alan klasik  anlayış yerine tüm kaynakların genel güvenliğini ve sürdürülebilirliğini sağlayan yenilikçi bir Nexus yaklaşımına ihtiyaç vardır.

Türkiye ile Irak arasındaki su ve enerji bağlantılı  işbirliği yaklaşımı , sadece daha fazla  suyun bırakılması üzerinde değil; su-enerji-gıda -çevre ilişkisi, sürdürülebilir su yönetimi, ortak projeler, su verimliliği, teknolojik işbirliği, enerji ve yatırım boyutlarını kapsayan daha geniş bir vizyon oluşturmak üzerinde şekillenmeldir. Bu açılım, su diplomasisinin klasik modelini “kaynak paylaşımı”ndan çıkarıp “kaynak yönetimi + enerji ortaklığı”na taşıma potansiyeli taşımaktadır.

Bu yönleriyle  bu yenilikçi işbirliği  sürecinin tamamlanması , sadece iki ülke için değil, bölgesel su diplomasisi için  örnek bir model oluşturacaktır.

Kaynaklar

[1] “Iraq set to resume oil exports through Türkiye’s Ceyhan port: Minister,” Türkiye Today, 6 Ağustos 2025, https://www.turkiyetoday.com/business/iraq-set-to-resume-oil-exports-through-turkiyes-ceyhan-port-minister-3205146.

[2] Laith Al Junaidi ve Tarek Chouiref, “Iraq, US hold talks on oil dispute in Kurdish region,” Anadolu Agency, 18 Ağustos 2025, https://www.aa.com.tr/en/energy/general/iraq-us-hold-talks-on-oil-dispute-in-kurdish-region/51195.

[3] Bekir Caner ŞAFAK 2025 Türkiye-Irak Ham Petrol Boru Hattı Anlaşması’nın Sona Erdirilmesi Yorum No : 2025 / 79  https://avim.org.tr/tr/Yorum/

[4] Feyzullah Tuna Aygün 2025 “Türkiye-Irak Enerji Sektöründe Yeni Dönemin Başlangıcı: Kapsamlı İş Birliği Arayışı” 31.07.2025 https://orsam.org.tr/yayinlar/turkiye-irak-enerji-sektorunde-yeni-donemin-baslangici-kapsamli-is-birligi-arayisi/

Okumaya devam et
Yorum atmak için tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Copyright © 2016 Su Politikaları Derneği Tüm Hakları Saklıdır.