Hidropolitik ile teknopolitik kavramları, özellikle su kaynaklarının yönetimi, sınır aşan sular, iklim değişikliği, baraj ve altyapı teknolojileri gibi konular söz konusu olduğunda birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.Günümüzde baraj, sulama tesisi, isale hattı, hidroelektrik santral, ileri su arıtma sistemleri gibi altyapılar artık sadece teknik değil, aynı zamanda politik güç araçlarıdır.Bu yüzden, hidropolitik analizler, giderek daha fazla teknopolitik yaklaşımları içermeye başlamıştır. Artık Hidro Tekno Politik kavramı ve Hidro Tekno Politikalar gündemde daha çok yer alacaktır.
Hidropolitik de teknopolitik de disiplinlerarası bir yaklaşımı esas alır. Su sorunları artık sadece doğal kaynak yönetimi değil, aynı zamanda yüksek teknoloji yatırımları ve jeopolitik stratejilerle de iç içedir. Bu nedenle hidropolitik analiz, teknopolitik unsurlar olmadan eksik kalır.
Su, yalnızca hayati bir kaynak değil, aynı zamanda ulusal güvenlik, ekonomik kalkınma ve uluslararası ilişkiler açısından stratejik bir unsurdur. Bu bağlamda “hidropolitik”, suyun politik, ekonomik ve jeostratejik boyutlarını incelerken, “teknopolitik” ise teknolojinin bu süreçlerdeki rolünü ve iktidar ilişkileriyle olan bağlantısını analiz eder. Özet olarak Hidropolitik, “suyun politikası”nı belirlerken, Teknopolitik, “su politikalarının uygulanmasında hangi teknolojik güçlerin ve alt yapının kullanıldığını” belirler. Bu iki alan, özellikle 21. yüzyılda birlikte analiz edilmesi gereken stratejik düşünce çerçevesidir.
Bu çalışma, hidropolitik ile teknopolitik arasındaki bağı ortaya koyarak, suyun yönetiminde teknolojik altyapıların yalnızca mühendislik değil, aynı zamanda siyasi güç aracı olarak nasıl işlev gördüğünü incelemektedir.
Giriş
21.yüzyılda küresel su krizleri, iklim değişikliği, artan nüfus ve sınır aşan suların yönetimi gibi faktörlerle birlikte suyun stratejik değeri daha da artmıştır. Bu gelişmeler su yönetimi politikalarının sadece teknik değil, aynı zamanda politik, ekonomik ve güvenlik boyutlarıyla birlikte değerlendirilmesini zorunlu kılmıştır. Bu nedenle, su politikalarının analizinde disiplinlerarası bir yaklaşım gereklidir. Örneğin Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Projesi Türkiye’nin Fırat-Dicle politikalarında hem hidropolitik hem de teknopolitik bir stratejiye dayanır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine Türkiye’den su temini projesi de hidropolitik olduğu kadar teknopolitik stratejinin birlikte ele alınmasının sonucu olarak uygulanmıştır. Su yönetimi kurumları günümüzde teknoloji ve mühendislik altyapıları ile teknopolitik ve stratejik aktör durumundadır.
Hidropolitik: Suya Dayalı Güç Mücadelesi
Hidropolitik, özellikle sınır aşan suların yönetiminde ortaya çıkan anlaşmazlıklar ve iş birlikleriyle ilgilenir. Sınıraşan nehirler, göller ve yeraltı su kaynakları üzerinde hak iddia eden devletler, bu kaynakların kullanımında politik stratejiler geliştirir. Türkiye’nin Fırat ve Dicle nehirleri üzerindeki politikaları, Nil Havzası’ndaki Etiyopya-Mısır gerilimi,İndüs nehrinde Hindistan, Pakistan anlaşmazlığı ya da Orta Asya’da Aral Gölü çevresindeki su paylaşımı gibi örnekler, hidropolitik tartışmaların merkezinde yer alır.
Teknopolitik: Teknolojinin Politik Rolü
Teknopolitik, teknolojinin yalnızca araçsal değil, aynı zamanda iktidar ilişkileriyle doğrudan bağlantılı olduğunu savunur. Bir ülkenin sahip olduğu su teknolojileri – barajlar, sulama sistemleri, hidroelektrik santraller, su arıtma tesisleri – hem ekonomik gelişmenin hem de bölgesel güç projeksiyonunun bir parçasıdır. Bu teknolojiyi üretme, uygulama ve ihraç etme kapasitesi, ülkelerin politik etkisini doğrudan artırmaktadır.
Hidropolitik ve Teknopolitik İlişkisi
Barajlar ve sulama projeleri, uzun mesafeli su aktarma projeleri teknik çözümler gibi görünse de, gerçekte siyasi güç ve dış politika araçlarıdır. GAP, yalnızca bir entegre bölgesel kalkınma hamlesi değil, aynı zamanda Türkiye’nin su kaynakları üzerindeki kontrolünü arttıran bir teknopolitik aracıdır.
İklim değişikliği etkisinin arttığı ve Dünya nüfusunun yarısına yakınının sınıraşan su havzalarında yaşadığı günümüzde, su kaynaklarına sahip olmak kadar, akıllı su yönetim sistemleri gibi teknolojiler ülkelerin su arz güvenliğini artırırken, komşu ülkeler üzerinde stratejik üstünlük sağlar. Bu da su teknolojileri üzerinden jeopolitik güç oluşturmak olanağı tanır.
Sınıraşan Su Havzalarında Bilgi ve Veri Egemenliği
Sınır aşan nehir havzaları, Dünya kara yüzeyinin yaklaşık %50’sini kaplamaktadır. Dünya nüfusunun yaklaşık %45’i bu havzalarda yaşamaktadır.Bazı ülkeler (örneğin Macaristan, Hollanda, Mısır, Irak) tatlı su kaynaklarının %90’ından fazlasını sınırları dışından gelen nehirlerden almaktadır. İklim değişikliği ,hızlı nüfus artışı,kirlilik ve tarihsel sorunlar sınıraşan su yönetimi üzerinde büyük baskı oluşturmaktadır. Özellikle sınıraşan su havzalarında yer alan 153 ülke sularını en verimli şekilde yönetmek zorundadır. Bu ülkeler için uzaktan algılama, su sensörleri, uydu izleme sistemleri gibi teknolojilerle su kaynakları hakkında veri toplayabilmek de bir güç unsurudur. Bu veri egemenliği, su politikalarının şekillenmesinde belirleyicidir.
Türkiye: Hidropolitik-Teknopolitik Kesişiminde Bir Aktör
Türkiye, özellikle Ortadoğu ya akan Dicle ve Fırat nehirlerinin kaynağında yer alması nedeniyle önemli bir hidropolitik aktördür. Aynı zamanda baraj teknolojileri, hidroelektrik kapasitesi ve sulama sistemleri ile güçlü bir teknopolitik altyapıya sahiptir. Türkiye’nin bu iki boyutu stratejik olarak entegre etmesi, bölgesel su politikasında önemli bir avantaj sağlamaktadır.
Sonuç
Hidropolitik, suyun stratejik önemini ve bu çerçevedeki politikaları analiz ederken; teknopolitik, bu stratejilerin hayata geçirilmesinde kullanılan teknolojik altyapıların politik etkisini değerlendirir. Günümüzde bu iki yaklaşım, su yönetimi ve su güvenliği bağlamında birbirini tamamlayan kavramlar haline gelmiştir. Özet olarak; Hidropolitik, “suyun politikası”nı belirlerken, Teknopolitik, “su politikalarının uygulanmasında hangi teknolojik güçlerin ve alt yapının kullanıldığını” belirler. Bu iki alan, özellikle 21. yüzyıldabirlikte analiz edilmesi gereken stratejik düşünce çerçevesidir.
Kaynakça
Allan, J. A. (2001). The Middle East Water Question: Hydropolitics and the Global Economy. I.B. Tauris.
Jasanoff, S. (2004). States of Knowledge: The Co-Production of Science and Social Order. Routledge.
Edwards, P. N. (1996). The Closed World: Computers and the Politics of Discourse in Cold War America. MIT Press.
Warner, J., Zeitoun, M., & Mirumachi, N. (2014). “Conflict and Cooperation in Transboundary Water Governance: The Role of Institutional Capacity and Political Will.” Water International, 39(3), 327–332.
Turton, A. R. (2002). Hydropolitics: The Concept and Its Limitations. In Turton & Henwood (Eds.), Hydropolitics in the Developing World. African Water Issues Research Unit.
DSİ (2022). Türkiye’de Su Yapıları ve Su Politikaları. Ankara: T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Yayınları.
UNESCO (2019). The United Nations World Water Development Report 2019: Leaving No One Behind. Paris.
Yıldız, D. (2019). Ortadoğu’da Su Sorunu ve Türkiye’nin Hidropolitik Stratejisi. İstanbul: Hiperlink Yayınları.
Özer, A. (2015). “Barajlar ve Sınır Aşan Sular: Türkiye’nin Su Politikaları Üzerine Bir İnceleme.” Uluslararası İlişkiler Dergisi, 12(48), 67–90.
Kibaroglu, A., & Scheumann, W. (2011). “Evolution of Transboundary Politics in the Euphrates-Tigris River System: New Perspectives and Political Challenges.” Global Governance, 17(2), 279–298.
World Bank (2020). Water Security for Resilient Economies: A Diagnostic Report. Washington, D.C.