Hindistan ve Pakistan’ın, Keşmir’deki fiili sınırın her iki tarafında onlarca kişinin ölümüne yol açan çatışmaları sona erdiren ateşkesi duyurmasının üzerinden 18 gün geçti. Ancak silahlar susmuşken, iki ezeli rakip hâlâ sözlü bir savaşta kilitlenmiş durumda ve her biri kendi savlarını açıklamak için yurtdışına üst düzey heyetler gönderiyor.
Ateşkesten bu yana neler oldu?
Yeni Delhi’nin Pakistan’ı suçladığı, Hindistan kontrolündeki Keşmir’deki bir terör saldırısının ardından patlak veren fiziksel çatışmalar büyük ölçüde durakladı. Ateşkes ilanının hemen ardından bazı ihlal haberleri geldi ancak her iki ülke de de ateşkesin arkasında durdu.
Ancak yine de Hindistan-Pakistan ilişkileri, Yeni Delhi’nin İndus Suları Anlaşması’nı yeniden yürürlüğe koymayı reddetmesiyle noktalanan yeni bir dip noktaya gerilemiş oldu. Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi uzun yıllardır su işbirliğini siyasi gerilimden uzak tutma geleneği yara aldı. Bu anlaşma olmadan Pakistan, uzun vadede neredeyse tek su kaynağına erişimine yönelik büyük bir tehditle karşı karşıya kaldı. 1960 yılında imzalanan anlaşmaya yönelik olarak şimdilik yeniden biraraya gelineceğine dair olumlu hiçbir işaret görünmüyor.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi geçen hafta, “Pakistan’a Hindistan’ın hakkı olan su verilmeyecek,” diyerek Pakistan’ın ürünlerinin %90’ını sulayan bir nehir havzasına daha önceki şartlarda erişimini sürdürme umutlarını söndürmüş oldu.
İslamabad, kendi güvenliğinin önemini vurgulayarak uzun vadeli barışı sağlamak ve su anlaşmasını yenilemek istediğini ekliyor. Suçu Yeni Delhi’ye yüklemeye çalışıyor. Modi’nin ekibi bu iddiaları reddediyor ve Pakistan hükümetinin bölgedeki terörist grupları desteklediğine inandığını yineliyor – Hindistan başbakanı Salı günü bu terörizmin ülkenin kuruluşundan bu yana Pakistan stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.Bu da Hindistan’ın bu kez Pakistan’a karşı oluşturduğu stratejide taktik hamlelerine devam edeceğini ortaya koyuyor.
Hindistan ve Pakistan’ın Dış Politika Atakları
Hindistan Almanya ve Rusya gibi ülkeler de dahil olmak üzere 33 ülkeye parlamento heyetleri gönderiyor. Pakistan biraz daha seçici davranıyor: Başbakan Shehbaz Sharif, yakın bir müttefik olan Türkiye’yi Pazar günü ziyaret etti, yardımcısı ise geçen hafta Çin’deydi.İlk döneminde Pakistan hakkında yaptığı aşağılayıcı yorumlar göz önüne alındığında, ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve dönmesinin İslamabad için bir nimet olması beklenmiyordu. Ancak daha önce Çin destekli Pakistan’a kıyasla Hindistan’ın yanında yer aldığı tavrını değiştirdi ve iki Güney Asya nükleer gücü arasında daha diplomatik bir pozisyonda durmaya başladı. Ayrıca uzmanlar bu dönemde Trump ailesinin desteklediği bir işletmenin Pakistan ile bir kripto anlaşması imzalaması da tesadüf olmadığını ileri sürmekte. Sonuçta Hindistan’ın bu gelişmelerden memnun değil. Bu nedenle ABD dışında AB’den destek arayışlarını arttıracak gibi görünüyor
Savaş yeniden başlayabilir mi?
Eğer her iki tarafın başlattıkları dış politikada destek arayışları ve söylemleri bir gösterge olarak alınırsa bunun ihtimal dahilinde olduğu söylenebilir. Hindistan Başbakanı Modi, Pazartesi günü yaptığı konuşmada, Pakistanlılara “ekmeği barışçıl bir şekilde yiyin, yoksa kurşunum oradadır” dediğinde tam olarak uzlaşmacı değildi. Pakistan da geri adım atmış gibi görünmüyor: mezhepsel farklılıkları vurgulayan etkili bir isim olan ordu lideri Asim Munir’in görev süresi üç yıldan beş yıla uzatıldı, bu da daha fazla çatışmanın yaşanabileceğini düşündüren bir durum olarak görülebilir.
Her iki ülkenin de başlattığı dışardan destek arayışının bir açıklaması olmalı. Ülkeler küresel güçleri arabuluculuğa dahil etmek için mi yoksa yeni bir çatışma öncesinde destekçi arayışı için mi görüşmelerini yoğunlaştırdılar tam belli değil. Ancak her iki durumda da, tarafların hiçbiri topyekün savaşa veya uzun süreli bir barışa hevesli görünmediği söylenebilir.Bu durumda en büyük yarayı İndus Suları Antlaşması alacak gibi görünüyor. Hindistan’ın bu konuya su stratejisi olarak hazırlık yapmış olduğu görülüyor. Ancak Pakistan’ın bu stratejiye nasıl karşılık vereceği konusunda hala belirsizlikler var. Pakistan’ın İndus Sularına mutlak bağımlılığı bölgenin güvenlik dengesini çok kırılgan yapıyor. Bu nedenle bölgenin geleceğinde su paylaşımının çok önemli bir rol oynayacağı açıkça görülüyor.