Son aylarda Orta Asya ülkelerinin Su-Enerji alanında işbirliği arayışı ve yeni HES projeleri bölgenin Hidropolitiğini de geliştirecek.
Kırgizistan hükümeti 12 Ağustos 2025 ‘de Narin nehri üzerinde Kazaraman (912 MW)ve Kökömeren (1305 MW) Hidroelektrik enerji projelerinin yapılacağını açıklamıştır. 6 Hidroelektrik santralden oluşacak olan bu 2 paketin toplam maliyetinin 6,2 milyar dolar, kurulu gücü ise toplam 2217MW olacağı belirtilmiştir.
Türkiye’den İhlas Holding’in stratejik iştiraki olan Orta Asya Investment Holding ‘in projeyi gerçekleştireceği ve bu projenin bölgede sadece yeni bir hidro-enerji santrali değil bir vizyon oluşturacağı belirtiliyor.Türkiye ve Kırgızistan hükûmetleri projenin gerçekleşmesine güçlü destek veriyor.
Kazarman ve Kokomeren HES projelerinin Zengezur Koridoru, Orta Koridor ve Çin’in Kuşak-Yol Girişimi için de kritik önemde olacağı ileri sürülmektedir.Uzmanlar Orta Asya’daki enerji altyapısının güçlendirilmesiyle ulaştırma ve enerji koridorlarının birbirini tamamlayacağını belirtmektedir.
“Orta Asya’daki su-enerji dengesi, SSCB’nin dağılmasından sonra bölgede en kritik politik ve stratejik konulardan biri haline gelmiştir. Yukarı havza ülkeleri (Kırgızistan ve Tacikistan) su kaynaklarına sahip ama enerjiye ihtiyaç duyan ülkeler, aşağı havza ülkeleri (Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan) ise enerji zengini ama suya bağımlı ülkelerdir. Bu asimetri, hem çatışma potansiyeli yaratmış hem de işbirliği ihtiyacını güçlendirmiştir.
SSCB döneminde merkezi planlama çerçevesinde hidroelektrik barajlar yukarı havzada, sulama sistemleri ise aşağı havzada inşa edilmiştir. Böylece karşılıklı bağımlılık dengesi kurulmuştur. Bağımsızlık sonrasında ülkeler ulusal çıkarlarını ön plana çıkararak suyu güvenlikçi politikalarla sahiplenmiştir. Eksik kalan enerji projeleri (Rogun, Kambarata 1 vb.) ülkeler arasında dengesizlik yaratmıştır. Sonuç olarak bölgedeki su sorunu su kıtlığı sorunu değil sınıraşan su yönetimi sorunu olarak tanımlanır hale gelmiştir.”
Hidropolitik Gerilim ve İşbirliği Alanları
“Aşağı havza ülkelerinin yaz aylarında tarımsal suya ihtiyacı, yukarı havzanın ise kış aylarında enerjiye ihtiyaç duyması sınıraşan nehir üzerindeki barajların işletmesinde gerilim yaratmıştır. Ayrıca yeni baraj projeleri (Rogun, Kambarata) ve Aral Gölü havzasındaki çevresel kriz de gerilim kaynağı olmuştur. Bölgede bu gerilim alanları varken diğer taraftan son dönemde ülkeler arasındaki Yukarı havza ülkelerinin yazın su bırakması , karşılığında kışın doğalgaz/elektrik alması gibi su-enerji takası anlaşmalarının gündeme gelmesi, ,yapımı çok uzun süredir devam eden Kambarata 1 Barajı inşaatının Kazak-Özbek-Kırgız ortaklığıyla tamamlanmaya çalışılması, 2025’te imzalanan Kazakistan-Kırgızistan-Özbekistan protokolü bölgesel güveni artıran kritik adımlar olmuştur.”
Orta Asya’nın Yeni Hidro-Enerji Politiği oluşacak.
Bölgede yapımı için anlaşmaya varılan Kırgızistan’ın Kazarman ve Kokomeren HES projeleri (2217 MW, 6,2 milyar $) yalnızca enerji üretimi değil, aynı zamanda bölgesel vizyon inşası olarak görülmelidir. Bu projede Türkiye’nin yatırımcı olarak yer alması, projenin sadece ekonomik değil jeopolitik bir açılım taşıdığını da ortaya koymaktadır. Bu projeler, Orta Koridor, Zengezur Koridoru ve Kuşak-Yol Girişimi ile entegre enerji-ulaşım altyapısının parçası olacaktır.
Bölgede Siyasi Değişimler ve Bölgesel Dinamikler
“Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev’in bu yılki Meclis açılış konuşmasında “su stratejik kaynaktır” vurgusu, suyu dijital dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınmanın merkezine koyması işbirliği süreci için olumlu bir yaklaşımdır. Bölge genelinde: Otoriterlikten sınırlı reformlara geçen ülkelerde ekonomik çeşitlenme ve sosyal istikrar için su-enerji-gıda -çevre işbirliği bir zorunluluk haline gelmiştir. Çünkü Kazakistan’ın önüne koyduğu demokrasi, dijital dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma vizyonunun , bölge ülkeleri arasında su-enerji-gıda ve çevre işbirliği olmadan ve karşılıklı bağımlılık ilişkileri geliştirilmeden gerçekleşmesi zordur”. dedi.
Gelişmeler bölgenin hidropolitiğini olumlu etkileyecek
“Bölgedeki son gelişmelerle , uzun süredir gerilim kaynağı olan su yönetimi, yeni dönemde işbirliği alanı haline gelmektedir. Bölgede Nexus yaklaşımı ile Su, enerji, gıda ve çevre ilişkisi birlikte ele alınmaya başlanmaktadır. Bu, sadece hidro-politik ilişkilerin gelişmesini değil aynı zamanda sosyo-ekonomik istikrarı da destekleyecektir.
Bölgedeki gelişmelerin projelere uluslararası finansman bulunması boyutu da vardır. Dünya Bankası, ADB, EBRD gibi kuruluşların “Water-Energy-Food Nexus” yaklaşımını şart koşması, bölgeyi işbirliğine daha da zorlamaktadır.
Orta Asya’da su-enerji işbirliği arayışı, hidropolitik ilişkileri dönüştürücü bir etki yaratmaktadır. Geçmişte çatışma potansiyeli taşıyan su yönetimi, bugün bölgesel işbirliği, güven artırıcı önlemler ve ekonomik entegrasyonun lokomotifi haline gelmiştir. 21.yüzyılda iklim değişikliği baskısı altında suyun jeopolitik önemi artarken, Orta Asya ülkeleri için su-enerji işbirliği, sadece kalkınma değil barış ve güvenlik için de stratejik bir zorunluluk haline gelmiştir.”