Connect with us

İklim Değişimi

Yeni araştırmanın üç çarpıcı sonucu:    “Kıtalar kuruyor, yeraltısuları azalıyor ve deniz seviyesinin yükselmesi hızlanıyor.”

Yayınlandı

on

Yeni bir araştırma, 2002’den bu yana kıtasal kurumanın yayıldığını, tatlı su kaynaklarının azaldığını  ve deniz seviyesinin yükselmesinde karasal katkıların  arttığını ortaya koydu

5 Ağustos 2025

25 Temmuz’da Science Advances dergisi, Karasal Su Depolamasındaki (TKD) küresel değişiklikler üzerine yapılan araştırmanın sonuçlarını yayınladı . Derginin iklim bilimine ayrılmış bölümünde yayınlanan makale, TKD’nin 2002’den bu yana nasıl ve neden değiştiği sorularının yanıtını aramaktadır.  Karasal Su Depolamasındaki değişiklikler, küresel ve bölgesel tatlı su mevcudiyetinin kritik bir göstergesidir . Yapılan çalışmada NASA tarafından toplanan veriler yardımıyla bu kritik gösterge hakkında bazı sonuçlar  elde edilmiştir.

Giriş bölümünde yazarlar, iklim değişikliğinin dünya sisteminde, dünyanın su döngüsündeki değişiklikler de dahil olmak üzere, önemli  değişikliklere yol açtığını belirtiyorlar. Küresel sıcaklıklar rekor seviyelere ulaşmaya devam ederken ve 2024 yılı son 175 yılın en sıcak yılı oluyor , gezegen giderek artan aşırı  sel ve kuraklık yaşıyor . Ayrıca yazarlar, yaygın buzul ve buz tabakasının erimesi ve deniz seviyesinin yükselmesi, orman yangını riskinin artması ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi iklim değişikliğinin diğer etkileriyle ilgili çok sayıda çalışmaya atıfta bulunuyorlar. Bu değişiklikler, hem dünyada hem de yüzeyin altında depolanan toplam tatlı su miktarı olarak tanımlanabilen TWS’yi de etkiliyor: kısaca TWS, dünyada depolanan tüm buz, kar, yüzey suyu, gölgelik suyu, toprak nemi ve yeraltı suyunun toplamıdır. Araştırmacılar, dünyanın kurak alanlarının daha da kuruduğunu, nehirlerde ve göllerde yüzey suyu depolanmasının azaldığını ve toplumun giderek yeraltı suyuna yöneldiğini, bunun da uzun vadede yeraltısuyunda büyük azalmaya  yol açtığını tespit etti.  

Karasal su depolanmasındaki (TWS) değişiklikler, tatlı su bulunabilirliğinin kritik bir göstergesidir. Araştırmada NASA GRACE/GRACE-FO verileri kullanılarak kıtaların 2002’den beri benzeri görülmemiş bir karasal su depolaması  kaybı yaşadığı ortaya koyuluyor. Kuraklık yaşayan alanlar her yıl Kaliforniya’nın iki katı büyüklüğünde artarak Kuzey Yarımküre’de “mega kuraklık” bölgeleri oluşturuyor. Dünyanın kurak/ıslak alanlarının çoğu daha kurak/ıslak olmaya devam ederken, kurak alanlar artık yağışlı alanlardan daha hızlı kuraklaşıyor.

Araştırma sonucu: Kuruyan alanlar hızla artıyor.

Araştırma,  tüm kıtaların son yirmi yılda benzeri görülmemiş oranlarda kuruma  yaşadığını ve kuruyan kıtasal alanların her yıl Kaliforniya Eyaleti’nin yaklaşık iki katı büyüklüğünde arttığını ortaya koydu.

Yazarlar, GRACE misyonlarıyla ölçülen küresel TWS azalmasına “kıtasal kuruma” adını veriyor. Kıtasal kuruma tanımı , buzulların ve buz örtülerinin erimesini de kapsıyor . Başka bir deyişle, çalışmada belirtilen kıtasal kuruma, buzullaşmamış bölgelerde meydana geliyor. Yazarların bu kıtasal kuruma olgusuyla ilgili olarak vurguladıkları kritik bir unsur, kıtalarda “mega kuruma bölgelerinin” ortaya çıkmasıdır.

Araştırmacılar, birkaç bölgesel kuruma modelinin ve daha önce belirlenmiş TWS kaybı yaşanan  sıcak noktaların birbirine bağlanarak kıtasal ölçekte dört mega-kuraklık bölgesi oluşturduğunu gözlemliyorlar. Bunların hepsi kuzey yarımkürede yer alıyor . Bu bölgeler   Kuzey Kanada’nın büyük bir bölümünü, yağışların azaldığı Kuzey Rusya’yı , artan kuraklık ve yeraltı suyu tükenmesinin devam ettiği  güneybatı, Kuzey Amerika ve Orta Amerika’nın bitişik bölgelerini ve  Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya, Orta Doğu ve Orta Asya’dan Kuzey Çin ve Güney ve Güneydoğu Asya’ya uzanan devasa, üç kıtalı bölgeyi içeriyor.

Araştırmaya göre Dünyada karasal su depolamasında gözlemlenen değişimler, Kanada,Rusya ,  Orta Amerika/Avrupa kuraklıkları ve yeraltı suyu tükenmesinden kaynaklanmaktadır. Buzullaşmamış kıtasal bölgelerdeki TWS kaybının %68’nin  yeraltı suyu tükenmesinden kaynaklandığı ileri sürülüyor.Dünyanın kurak bölgeleri kurudukça ve nehir ve göllerdeki yüzey suyu depoları azaldıkça,  yeraltı suyuna daha fazla bağımlı hale gelindiği belirtiliyor.

Kanada ve Rusya ,Kuzey Amerika,Güneybatı  ve Orta Amerika mega kuruma bölgesi

Araştırmada yüksek enlemlerdeki su kayıplarının başlıca nedeninin Kanada ve Rusya’daki su kayıpları olduğu görülüyor. Zamanla, yüksek enlemlerdeki kıtaların çoğu daha nemli hale gelmişti, ancak bu bölgeler küresel oranın dört katı hızla ısındığı için, Kanada’nın iç kesimleri ve kuzey Rusya gibi bölgelerin kuruduğu,kuraklaştığı  ileri sürülüyor.

ABD’nin güneybatı bölgelerindeki kuraklık daha önce tespit edilmişti.Yapılan  çalışma bu tabloya, Meksika ve Orta Amerika’daki  karasal su depolamasında  yakın zamanda görülen hızlı düşüşü ekleyerek,  büyük bir güneybatı Kuzey Amerika-Orta Amerika mega kuruma  bölgesi oluştuğunu ortaya koyuyor.    

Çalışmada Orta Doğu / Kuzey Afrika ve Avrasya olarak adlandırılan çok geniş bir bölgede, orta enlem bölgelerinin kuraklaştığına dair örnekler  de mevcut. Çalışma, Britanya Adaları ve Batı Avrupa’yı da kapsayan Avrupa genelinde belirgin bir kuraklık tespit ediyor. Orta Doğu ve Orta Asya genelinde ise yeraltı suyu tükenmesi,  karasal su depolamasının kaybına katkıda bulunuyor.    Araştırmacılar  ayrıca ,  nemli ve  aşırı yağış alan  alanların zamanla azaldığına dikkat çekiyorlar.

Tatlı su kaynakları hızla azalıyor.

Yazarlar, kıtasal kurumanın tatlı su bulunabilirliği üzerindeki etkilerinin çok çarpıcı olduğunu belirtiyor. Araştırma sonuçlarına göre; 2020’de dünya nüfusunun yaklaşık %75’ini oluşturan yaklaşık 6 milyar insan, son 22 yıldır tatlı su kaybeden 101 ülkede yaşıyor. Kuraklaşan bölgelerin genişlemesine, TWS’deki düşüşe ve tatlı su kaynaklarının azalmasına katkıda bulunan faktörler arasında ; buzulların ve buz tabakalarının erimesi, kuraklıkların giderek şiddetlenmesi,  ve yeraltı suyu tükenmesi yer alıyor ve bunların hepsi devam ediyor.

 Son araştırmalara göre , dünya buzullarının %83’ünün önümüzdeki 80 yıl içinde eriyeceği; kuraklığın şiddetinin son 5 yılda arttığı; nehirlerde, göllerde ve rezervuarlarda yüzey suyu depolanmasının azaldığı; ve dünyanın başlıca akiferlerinin yarısının hızla tükenmekte olduğu  tahmin ediliyor.

Bu araştırmaya göre küresel TWS değişimleri, deniz seviyesindeki yıllık değişimler ve uzun vadeli küresel ortalama deniz seviyesinin (GMSL) artışı üzerinde de önemli sonuçlar doğurmaktadır. Araştırmaya göre ; Kıtalar artık Küresel Ortalama Deniz Seviyesi (GMSL) artışına, Grönland ve Antartika buz tabakalarının erimesinden daha fazla tatlı su sağlamaktadır. Kıtasal kuruma hızı ve olağanüstü meteorolojik  olayların yoğunluğu ve sıklığı artmaya devam ettikçe, deniz seviyesi artış hızı tetiklenebilir.  

Artan kuraklık, Artan su sıkıntısı ve Deniz suyu seviyesi yükselmesi

Makaledeki tartışmada yazarlar, kıtasal kuraklığın genişlemesi, aşırı kuraklıktaki artış ve tatlı su bulunabilirliğinin azalması ve deniz seviyesinin yükselmesi üzerindeki etkilerinin, dünya genelinde toplum ve tüm karar vericiler için en önemli endişe kaynağı olması gerektiğini savunuyorlar. “Burada bildirilen eğilimlerin sağlamlığı ve 2014’te başlayan büyük El Niño’nun ardından TWS ve kıtasal kuraklığın davranışında yaşanan kritik değişim, bu eğilimleri tersine çevirmenin pek olası olmadığı anlamına gelebilir. Bu eğilimler  bir araya geldiklerinde, iklim değişikliğinin etkisi konusunda bugüne kadarki en kötü mesajı veriyorlar. Kıtalar kuruyor, tatlı su bulunabilirliği azalıyor ve deniz seviyesinin yükselmesi hızlanıyor.”

Yazarlara göre , “İklim değişikliğini yavaşlatma çabaları sekteye uğrasa da, kıtasal kuraklık oranları azaltılabilir. Özellikle bölgesel ve ulusal yeraltı suyu sürdürülebilirliğine yönelik temel yönetim kararları ve yeni politikalar ile küresel yeraltı suyu sürdürülebilirliğine yönelik uluslararası çabalar, bu değerli kaynağın gelecek nesiller için korunmasına yardımcı olabilir. Aynı zamanda, bu tür eylemler deniz seviyesindeki artış oranlarını da yavaşlatacaktır.” 

Kaynak: Chandanpurkar, H. A., Famiglietti, J. S., Gopalan, K., Wiese, D. N., Wada, Y., Kakinuma, K., Reager, J. T., & Zhang, F. (2025). Unprecedented continental drying, shrinking freshwater availability, and increasing land contributions to sea level rise. Science Advances. 25 Jul 2025 Vol 11, Issue 30 DOI: 10.1126/sciadv.adx0298 https://doi.org/adx0298

Okumaya devam et
Yorum atmak için tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Copyright © 2016 Su Politikaları Derneği Tüm Hakları Saklıdır.