Araştırmacılar tarafından sınıraşan nehir havzaları üzerine yapılan bir envanter çalışmasında 286 sınıraşan nehir havzasında 4.713 vaka çalışması analiz edilmiştir. Bu analizde nehir havzalarının her biri hakkında ne kadar akademik araştırma olduğu, hangi temalara odaklandığı ve bunun nehir havzası türüne bağlı olarak nasıl değiştiği değerlendirilmiştir. Bu çalışmada Küresel kuzeydeki büyük nehirlerin önemli akademik ilgi görürken, küresel güneydeki birçok benzer derecede önemli nehrin göz ardı edildiği tespit edilmiştir.
Küresel güneyde yapılan araştırmalar ağırlıklı olarak küresel kuzeydeki kurumlar tarafından yönetilmektedir.. Bu dinamik, araştırma temalarını ve yerlerini etkilemekte ve sıklıkla en acil yerel sorunları bir kenara bırakmaktadır. Küresel kuzeydeki araştırmaların nehir yönetimi ve yönetişiminin teknik yönlerine odaklanma eğiliminde olduğu, küresel güneydeki çalışmaların ise öncelikli olarak çatışmaları ve kaynak rekabetini incelediği tespit edilmiştir.
Örneğin Brahmaputra’nın sınır ötesi nehir olma özelliğine rağmen, kıyıdaş ülkeler arasında kapsamlı bir antlaşma yoktur. Bu resmi anlaşmaların eksikliği, Çin, Hindistan ve Bangladeş’in suyu hakça bir şekilde paylaşmasını ve olağandışı taşkın ve kuraklıkların yönetilebilmesi için birlikte çalışmasını sağlama çabalarını zorlaştırmaktadır.
Güney Doğu Asya’daki bu nehirde böyle bir anlaşma bulunmazken örneğin, 14 ülke ve Avrupa Birliği Tuna Nehri’ni koruma sözleşmesine taraftır. Ancak Brahmaputra bu konuda tek örnek olmayıp küresel güneydeki birçok sınıraşan nehir benzer ihmal ve yetersiz araştırma ile karşı karşıyadır.
Asya’da araştırmalar Mekong ve İndus gibi büyük, jeopolitik açıdan önemli havzalara yoğunlaşmaktadır Su krizlerinin en şiddetli olduğu daha küçük nehirler genellikle ihmal edilmektedir. Benzer bir şey, çalışmaların iklim değişikliği ve su paylaşımı anlaşmazlıklarına odaklandığı Afrika’da da yaşanmakta, ancak Afrika’daki altyapı eksikliği daha geniş araştırma çabalarını sınırlamaktadır.
Küresel güneydeki milyonlarca insan için kritik öneme sahip olan küçük ve orta ölçekli nehir havzaları, araştırmalarda en çok ihmal edilenler arasında yer almaktadır. Bu bölgelerdeki su kıtlığı, kirlilik ve iklim değişikliği etkileri hakkında hâlâ yeterince bilgi sahibi olunamamaktadır. Bu da etkili bir su yönetimi geliştirmeyi zorlaştırmakta ve bu nehirlere bağımlı olan insanların geçim kaynaklarını tehdit etmektedir.
Özellikle Güney Yarımkürede Nehir havzalarının araştırılmasına daha kapsamlı bir şekilde yaklaşılması , sınıraşan nehirlerin sürdürülebilir yönetimini sağlayarak bu hayati kaynakların sürdürülebilir olarak yönetilmesini ve gelecek nesiller için korunmasını sağlayacaktır.