Connect with us

İklim Değişimi

Seller, kuraklıklar ve su kalitesinin sağlığımız için oluşturduğu iklim riskleri konusunda neden endişelenmeliyiz?

Yayınlandı

on

Seller, kuraklıklar ve su kalitesinin sağlığımız için oluşturduğu iklim riskleri konusunda neden endişelenmeliyiz?


Aleksandra Kazmierczak
İklim değişikliği ve insan sağlığı uzmanı

Aleksandra:

Toplumumuz sel, su kıtlığı ve düşük su kalitesi gibi iklim risklerine çok fazla maruz kalıyor. Her sekiz Avrupalıdan biri hâlihazırda nehir taşkınlarına meyilli bölgelerde yaşıyor. Bu alanların birçoğunda sel koruma sistemleri olsa da güvenlik düzeyleri farklılık gösteriyor. Seller yalnızca ölümlere (son kırk yılda yaklaşık 5.600 kişi sellerin doğrudan sonucu olarak hayatını kaybetti) ve yaralanmalara yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda strese de neden oluyor. Genellikle travma sonrası stres bozukluğuna ve depresyon gibi daha uzun süreli ruh sağlığı etkilerine yol açıyor.

Seller ayrıca kirliliğe de neden olabiliyor. Avrupa’daki sanayi tesislerinin yaklaşık %15’i nehir taşkınlarına meyilli alanlarda yer alıyor. Avrupa genelinde tahminî 650.000 kanalizasyon taşması olayı, yoğun yağış olaylarının ardından su kalitesini kötüleştiriyor.

Aynı zamanda su üzerindeki kalıcı baskı hâlihazırda Güney Avrupa’daki insanların %30’unu etkiliyor. Bazı bölgelerde yapılmakta olan su kısıtlamaları ve sınırlı dağıtım uygulamalarının yanı sıra malzemelerin kuruması nedeniyle kaçınılmaz hâle gelen fiyat artışları, daha yoksul veya daha büyük hanelerin hijyen ihtiyaçlarını karşılama becerisini etkileyebiliyor. Buna ek olarak uzun süreli kuru ve sıcak hava dalgaları, güney Avrupa başta olmak üzere diğer bölgelerde de gittikçe artan şekilde orman yangınlarının yayılmasını kolaylaştırıyor. Orman yangınlarının sadece alevleri doğrudan sağlık riski oluşturmuyor. Orman yangını dumanındaki zararlı kimyasallara maruz kalmak hem akut hem de uzun süreli sağlık etkilerine yol açıyor.

İçtiğimiz ya da yüzdüğümüz suyun kalitesi genel olarak çok iyi olmakla birlikte risk altında. Yükselen hava ve su sıcaklıkları patojen büyümesini kolaylaştırıyor ve su kaynaklı hastalık riskini artırıyor. Kuru dönemlerdeki düşük akışlar, maliyetli atık su arıtımı gerektiren daha yüksek kirletici ve kimyasal madde konsantrasyonlarına neden olacak. Ayrıca kuru ve sıcak dönemlerde, besin açısından zengin sulardaki siyanobakteriyel çiçeklenmeler su kalitesini tehlikeye atabiliyor.

Bu büyüyen bir sorun mu?

Evet. İklim değişikliği burada ve şimdi gerçekleşiyor. Yağış modelleri değişiyor ve daha da değişeceği tahmin ediliyor. Sellerin ana nedeni olan çok şiddetli yağışlar Avrupa genelinde daha olası hâle geliyor. Avrupa kıyılarının çoğunda deniz seviyeleri yükseliyor. Bu da kıyı taşkınlarının şiddetini ve yer altı suyu akiferlerine tuzlu su girişi riskini artırıyor. Kuraklık ve orman yangını riski gelecekte Avrupa’nın büyük bölümünde artacak. Özellikle Güney Avrupa bu konuda en sıcak noktalardan biri hâline gelecek.

Aynı zamanda mevcut imar modelleri gittikçe daha fazla insanı tehlikeye atıyor. 2011 ve 2021 yılları arasında 900.000’den fazla insan nehir taşkınlarına meyilli alanlara taşındı. Kuraklıkların tarım, sanayi ve şehir suyu temini arasında kıt su kaynaklarına yönelik rekabeti artırması muhtemel.

Avrupa’nın farklı bölgelerinde çeşitli riskler ortaya çıkıyor. Güney ve Doğu Avrupa Batı Nil virüsü salgınları açısından artan bir riskle karşı karşıya. Bunun nedeni değişen yağış düzeninin virüsü taşıyan sivrisinekler için uygunluğu artırması ve virüsün hayvanlar ve insanlar arasında bulaşmasını daha olası hâle getirmesi. Özellikle Baltık Denizi ve Kuzey Denizi kıyılarında ılık ve düşük tuzluluk oranına sahip sularda Vibrio bakterileriyle temas sonucu ortaya çıkan vibriosis de yüksek su sıcaklıklarına bağlı olarak artan bulaşıcı hastalıklar arasında.

İnsan sağlığı için ortaya çıkan diğer riskler arasında, Kuzey Avrupa’daki permafrost erimesi ve Kanarya Adaları, Madeira ve Batı Akdeniz’deki ciguatera zehirlenmesi nedeniyle kimyasalların ve potansiyel olarak patojenlerin taşınması sayılabilir.

Daha fazla sağlık etkisini önlemek için alınabilecek başlıca önlemler nelerdir?

Sel, su kıtlığı ve değişen iklim altında kötüleşen su kalitesinden kaynaklanan sağlık risklerinin etkili bir şekilde önlenmesi için birden fazla aktörün harekete geçmesi gerekiyor. Birkaç örnek vermek gerekirse sağlık sektörü; sağlık tesislerini aşırı hava olaylarına karşı daha dirençli hâle getirerek; sağlık iş gücünü daha iyi eğiterek ve yetiştirerek; yaralanmalar, bulaşıcı hastalıklar veya ruh sağlığı sorunlarının artmasından kaynaklanan daha fazla sağlık hizmeti talebiyle başa çıkmaya hazırlıklı olarak gelecekte iklimle ilgili sorunlarla başa çıkmaya daha iyi hazırlanmalıdır.

Sağlık sektörünün ötesinde iklime duyarlı mekânsal planlama ve dirençli şekilde inşa edilmiş çevreler, değişen iklim koşullarında insanların suyla ilgili risklere maruz kalmasını azaltmak için kilit öneme sahip. Risk alanlarında yeni veya daha fazla imardan kaçınmalı ve inşa edilmiş sulak alanlar veya doğal su döngüsünü destekleyen sürdürülebilir drenaj sistemleri gibi doğaya dayalı çözümler uygulamalıyız. Ayrıca binaları sellere, yangınlara ve kuraklıklara karşı dirençli bir şekilde tasarlamaya öncelik vermeliyiz. Uzun vadede insanların taşkın yataklarından, orman yangınlarına eğilimli alanlardan ve su kıtlığı olan yerlerden uzağa taşıma konusu düşünülebilir.

Kaynak: https://www.eea.europa.eu/tr/articles/roportaj-iklim-degisikligine-yonelik-cozumler

Okumaya devam et
Yorum atmak için tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Copyright © 2016 Su Politikaları Derneği Tüm Hakları Saklıdır.