

İlker Özel
İnş Müh
DSİ Emekli Genel Müdür Yardımcısı,Bölge Müdürü
SPD Üyesi
21 Ocak
Kuraklık artık kapıdaki tehlike değil .Kapıdan girdi demek zorundayız.Davetsiz Misafir olarak geldi oturdu. Zemheri-Ocak ayının sonunda bugün Ankara’da tam bir bahar havası var. Günlük güneşlik bir hava.Sıcaklık 10 derece. Normalde kar kış olması lazım . Tabiki kış çok sert geçmesin ,yakıt masrafımız azalsın,zaten ekonomi iyi değil diyebiliriz ama bu hava da olağandışı bir duruma işaret ediyor. Gelecek için endişemizi arttırıyor. Bu olağandışılığı da dikkate almamız lazım. Bakalım kurak dönemlerde ilk aklımıza gelen içmesuyu barajlarımızdaki durum nasıl. Bu yazımda bunu ele aldım.

İklim değişikliği, küresel sorunlar listesinde ilk sırada yer alıyor . Bir yanda kısa süreli ve çok şiddetli yağışlar,olağanüstü meteorolojik olaylar bir yandan aşırı sıcaklıklar ve sıklığı gittikçe artan kurak dönemler ülkemiz de dahil tüm dünyayı olumsuz etkiliyor.
Ayrıca İklim değişikliği birçok ülke tarafından artık bir milli l güvenlik sorunu olarak görülüyor.
Ülkemiz son iki yılda bölgesel kurak dönemeler yaşadı.Bu su yılında da Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre son üç ayda yağışlar uzun yıllar ortalamasının %41 daha az Geçe yılın aynı dönemine göre de yüzde 31 azalma gösterdi

Yağışların azalmasıyla Meteorolojik kuraklık en fazla Marmara Bölgesi , İç Ege ve Akdeniz’de hissediliyor Bu bölgelerdeki birçok barajın aktif doluluk oranları % 20 seviyesine düştü. Türkiye genelindeki barajların ortalama doluluk oranları ise %31.
Su kaynakları sonsuz değil
Genel olarak bilinenin aksine su kaynakları sonsuz değildir. Su kaynakları yerel ve dönemsel olarak sonlu kaynaklardır.
Ülkemiz yarı kurak bir iklim kuşağında ve iklim değişikliğinin etkisi altında bir ülkedir. İklim bilimciler önümüzdeki yıllarda kurak dönemlerin sıklığında artış olacağını belirtiyorlar.

Bu da aklımıza hemen içme ve kullanma suyumuzun temin edildiği baraj depolarındaki durumu getiriyor .Yeraltısuyunu göremediğimiz için oradaki azalmayı farkedemiyoruz .
Ancak içme kullanma suyumuzun yarısına yakını yeraltından çekiliyor.Bu dönemde de İstanbul başta olmak üzere Ankara ve İzmir gibi illerimize su temin eden barajlardaki su miktarı da azaldı .

İstanbul’da durum
İstanbul barajlarındaki toplam su, son 10 yılın en düşük ikinci doluluk oranında ve %31 civarında.
İstanbul nüfusu,su talebi ,toplam baraj depolama hacmi ve su havzalarının dağılımı diğer illerden çok farklı
Bu nedenle yaşanan kurak dönemlerden diğer büyükkentlerimizden daha çabuk etkileniyor.
İstanbul’a su temininin maliyeti her geçen gün artıyor
Bu nedenle bundan sonra istanbulda su güvenliğinin sağlanması için su kullanıcılarının suyu daha verimli kullanması gerekiyor
İstanbul’da su yönetiminin de su arzının yanısıra su talebini yönetecek tedbirleri acilen alması lazım

Ankara ve izmir deki barajların doluluk oranları da düşük
Ankara ve İzmir’de barajlardaki ortalama doluluk oranları da düşük. Ancak önümüzde yağışlı geçmesini umduğumuz bir dönem var. Bu dönem yağışlı geçse de bu illerimiz dahil tüm Türkiye de suyu kullandığımız her alanda su kullanım alışkanlıklarımızı değiştirmek zorundayız.
Kurak dönemleri su arz güvenliğimiz riske girmeden atlatabilmek için daha önceden tedbir almalıyız.
Su yönetimi öncelikle şebekelerdeki kayıp kaçak oranını azaltırken konutlarda da su aparatları daha verimli aparatlarla değiştirilmelidir.Aşırı su kullanan sektörler kontrol altına alınmalı .park ve bahçeler arıtılmış atık su ile sulanmalıdır.Bir hanede yapılacak olan verimli su kullanımı planı ile su kullanımınızı %35 oranında azaltabilmeniz mümkündür.

Ülkemiz bu kurak periyotları daha sık yaşayacak gibi görünüyor. Su kültürü yaratmak ,su kullanım bilinci oluşturmak ve Suyu iyi yönetmek zorundayız.
Bunu sadece bugün yaşayan bizim nesil için değil gelecek nesiller için de yapmaya mecburuz.
Biz bu dünyadan gelip geçerken doğal kaynakları bizden önceki nesillerden miras aldık. Bunu unutursak gelecek nesiller bizi asla affetmez.
İlker Özel
İnş Müh.
Kategoriler:Kuraklık