

Su Politikaları Derneği’nin “Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü “ açıklaması :
TOPRAK VE SU YOKSA HAYAT DA YOK !
Teknolojinin hızlı gelişmesinden aldığı güçle her türlü sorunu çözeceği yanılgısına düşen insanoğlu müthiş bir tüketim çılgınlığı içinde.
Daha fazla tüketmenin dayanılmaz hafifliğiyle insanoğlu doğal dengenin sınırlarını zorlamaya başladı .Bu da doğal çevrimleri riske sokuyor. Çölleşme ve kuraklık da doğal dengenin bozulmasının sonuçlarından biri olarak ortaya çıkıyor
Çölleşme ve Kuraklık dünyada 169 ülkeyi ,yaklaşık 1,5 milyar insanı ve dünya kara alanlarının yaklaşık %25’ini etkilemektedir. Uzmanlar çölleşme ve kuraklığın 10 yıl içinde 50 milyon kişiyi göçe zorlayabileceğini ileri sürüyor.
Bu nedenlerle toprak kaynakları üzerinde sessiz bir felaket olan; çölleşme, arazi tahribatı ve kuraklıkla etkin mücadele etmek tüm dünyanın en önemli görevlerinden biri olmuştur. Bu konu ülkemizin ulusal kalkınmasına ve gelişmesine negatif etkisinden dolayı ülkemiz için de yaşamsal öneme sahiptir.
“Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nin” 17 Haziran 1994 yılında kabul edilmesinden bu yana her yıl, ülkemizde ve dünyada çölleşmeyle mücadelenin önemine dikkat çekmek maksadıyla “Çölleşme ve Kuraklık Günü” etkinlikleri düzenlenmektedir.
Gıda ihtiyacımızın %95’ini topraktan karşılıyoruz. Birçok araştırmada tarım yapılabilir 50 cm’lik bir toprağın oluşma sürecinin yaklaşık 20 Bin yılı bulduğu söyleniyor. Elimizdeki bu değerin kıymetini maalesef tam olarak bilmiyor ve yeterince koruyamıyoruz.
Bugün 783 bin km2′lik ülkemizin yaklaşık %80’i tarım ve orman alanıdır. Bilindiği gibi, su zengini bir ülke değiliz. Kurak bir coğrafyada yaşıyoruz. Çölleşme hassasiyet haritamıza göre, sahip olduğu iklim ve topografya şartlarına bağlı olarak, ülkemizin yaklaşık dörtte biri (%22.5’i) yüksek çölleşme riski altındadır.
Ülkemizdeki toprak kaybında %84 oranında topoğrafya ve bitki örtüsü etkili olmaktadır. Yer değiştiren toprağın %40’ı tarım toprağıdır. Ayrıca ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgeler arasındadır. Bu nedenlerle;
TOPRAK VE SU YOKSA HAYAT DA YOK
Saygılarımızla
Su Politikaları Derneği
Çölleşme 10 yıl içinde 50 milyon insanı göçe zorlayabilir
“Çölleşme ve kuraklık dünyada 169 ülkeyi, yaklaşık 1,5 milyar insanı ve dünya kara alanlarının yaklaşık yüzde 25’ini etkilemektedir.
10 yıl içinde dünyada yaklaşık 50 milyon insanı yerinden edilebilir.
Türkiye Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’ni 1998 yılında kabul etti”
Dünyanın ortak sorunu olan iklim değişikliği ve insan etkileri de dâhil tüm etkenler sonucunda oluşan çölleşme ile kuraklığa karşı ortak bir mücadele geliştirmek için Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ‘Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nin 17 Haziran 1994 tarihinde kabul edildiğini ve Türkiye’nin de bu sözleşmeyi 1998 yılında imzaladığını hatırlattı.
“Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi verilerine göre dünya üzerinde bulunan kurak alanların yaklaşık yüzde 70’i hâlihazırda tahribata uğramıştır” d
“Her geçen gün artan nüfus doğal kaynaklara talebi artırmakta ve çölleşmeye neden olmaktadır”
Ülkemizde tabii çöl yok ancak coğrafi konum, iklim, topografya ve toprak şartları göz önüne alındığında arazi tahribatına ve kuraklığa karşı hassasiyeti yüksek bir ülkeyiz.
Ülkemizdeki çölleşmenin başlıca sebepleri
“Arazi bozulumu çölleşmeye yol açıyor”
Türkiye’nin yüzde 22,5’i yüksek çölleşme, yüzde 50,9’unun ise orta düzeyde çölleşme hassasiyetine sahip . “Ekolojik olarak hassas olan alanlarımızda bitki örtüsünün tahribiyle tabii dengenin bozulması, toprak ve ana materyalin aşınmasına yol açmaktadır. Bu durum Türkiye’nin bütün bölgelerinde, arazi bozulumu dolayısıyla çölleşmeye yol açmaktadır.
“Türkiye topraklarının toplam alanının yüzde 46’sı yüzde 40’tan fazla eğime, yüzde 62,5’ten fazlası da yüzde 15’in üzerinde eğime sahiptir.
İklimi, topoğrafyası, toprak özellikleri ve sosyo-ekonomik şartlarına paralel olarak da orman, mera ve tarım alanlarında ciddi bir erozyon sorunu yaşanmaktadır.
Arazi kullanımının büyük bölümünü oluşturan tarım arazilerinin yüzde 59’u, meraların yüzde 64’ü, orman arazilerinin yüzde 54’ü çeşitli şiddette erozyona maruz kalmaktadır.
Ülkemizde meydana gelen toprak kayıplarında;
Arazi kullanımı açısından değerlendirdiğimizde ise ülkemizde yer değiştiren toprağın
yüzde 38,71’i tarım,
yüzde 4,17’si orman ve
yüzde 53,66’sı da meralarda meydana gelmektedir.
Türkiye orman varlığı 22 milyon 740 bin 297 hektar ile ülke yüzölçümünün yüzde 29’udur. Bu alan içerisinde normal kapalı orman alanı 13 milyon 83 bin 510 hektar ile toplam ormanlık alanının yüzde 58’ini, boşluklu kapalı orman alanı ise 9 milyon 659 bin 787 hektar ile toplam ormanlık alanın yüzde 42’sini oluşturmaktadır.
Son yıllarda orman alanlarımızda artış olsa da küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin tahribatı göz önüne alındığında bu alanları daha da artırmak gerekiyor.”
Yaklaşan etkinlik yok
Toplum için, Bilgi ile
The latest news on WordPress.com and the WordPress community.
where the arts meet and are forever changing
The camera gave me an incredible freedom. It gave me the ability to parade through the world and look at people and things very, very closely. Carrie Mae Weems