22.01.2021 – MİLLİYET Gazetesi
Milliyet’e konuşan Prof. Dr. Apaydın buharlaşma ile yer üstü sularında yaşanan kaybı yavaşlatacak yer altı barajlarının, orta ölçekli su problemleri ve iki dönemi bulan kuraklığa karşı işlevsel olacağını söyledi…

HANDE ATILGAN Ankara
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nde (DSİ) 30 yıllık saha tecrübesi bulunan Prof. Dr. Ahmet Apaydın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Hem etkili hem de tasarruflu su yönetimine ihtiyacımız var” diyerek gündeme getirdiği yer altı barajları konusunu Milliyet’e değerlendirdi. Giresun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Apaydın, 2023’e kadar sayılarının 150’yi bulması hedeflenen ve yer üstü sularının buharlaşma sebebiyle kaybının yavaşlamasını sağlayacak yer altı barajlarının, orta ölçekli su problemleri ve iki dönemi bulan kuraklık bulgularına karşı işlevsel olacağını belirtti.
‘İzlenmesi gerekir’
Son dönemde İstanbul’da baş gösteren kuraklığın ekstrem bir örnek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Apaydın, “Yeraltı barajları ülkenin büyük ölçekli su sorunlarını çözmez. Ancak Türkiye için iyi bir fırsat, bunun devamı getirilmeli. Olası bir başarısızlık modelin değil, uygulayanların başarısızlığı olur. Türkiye’de yapılacak büyük projelere yer kalmadı artık. Sorunlara, böyle yerel ölçekli projeler geliştirilmeli” dedi.
Modele dair en ciddi tartışma konusunun, izleme ve kontrol organizasyonları olduğunu belirten Apaydın, “Bu projeler yapılır, teknik donanım ve altyapı var ancak tamamlandıktan sonra düzenli gözlem yapılması ve bölgenin özelliklerinin izlenmesi gerekir. Vatandaşın, yerel idarenin ve eğer tarım bölgelerindeyse çiftçilerin su seviyesine dair bilgilendirilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
DSİ’nin projeleri yerel yönetimlere ya da başka uygulayıcılara devrettiğinde dahi teknik destek vermeyi sürdürdüğünü belirten Apaydın, il bazındaki proje yönetimlerinde teknik kadroların yeterliliğinin önemine dikkati çekti. Apaydın, “Yeraltındaki hareketlilik düzenli gözlem ister. Gözenekli dokunun davranışı uzun süreli gözlem olmazsa beklenmedik bir yola girdiğinde proje zarar görebilir, etkisini yitirebilir. Siyasi bir kararla aniden bir işe girilemez. Kritik edilmesi gereken bir konu bu, endişeliyim” diye konuştu.
‘Ekosistemlere saygılı’
Bu tür bir yapılanmanın, yer üstünde daha az su biriktirileceğinden, yüzey altına sızmayı arttırmasıyla, yer altı sularının beslenmesine de yarayacağını ve daha çevreci olduğunu kaydeden Apaydın, yer altı su yönünün değişmesinden duyulan endişenin yersiz olduğunu ve bu projelerde, yer üstü barajlarının aksine su yataklarının cansularına da ekosistemlerine de daha saygılı olunduğunu söyledi.
Bu modelin 1990’lı yıllardan bu yana denendiğini hatırlatan Apaydın’ın kendisi de üç projenin yönetiminde bulunduğunu hatırlattı. İlk örneklerinden birinin Çeşme’de yapılmaya çalışıldığını ancak ödenek sorununa takıldığını ifade eden Apaydın, ülkenin her bölgesinin fiziksel şartlarına göre, uygun yapı tekniklerinin olduğunu belirtti.
Kaynak:https://www.milliyet.com.tr/gundem/yer-alti-barajlari-ulke-icin-firsat-6412310
Kategoriler:Yeraltısuyu