Uluslararası Akdeniz ve Ortadoğu’da Enerji, Su ve İklim Değişikliği Konferansı Organizasyon Komitesi (EWACC2010, 11-15 Ocak 2010) konferansın hem önemli hem de acil olan bulgularının, politikacılar ve kamuoyuna duyurulması gerektiği sonucuna varmıştır. Komite, konferans sonuçlarına göre, akademisyenlere, bilim adamlarına, siyasetçilere, ve ilgili kamuoyuna iletilecek ve Kıbrıs İklim Değişikliği Deklarasyonu olarak anılacak bu bildiriyi ortaya koymuştur. Akdeniz ve Orta Doğu, dünya üzerindeki en geniş ve en kalabalık bölgelerinden biri olarak iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden ciddi bir şekilde etkilenecektir: su kıtlığı ve çölleşmeye yol açacak önemli yıllık yağış azalmaları beklenmektedir. Bölge için öngörülen yıllık ortalama sıcaklık artışı, küresel ortalamalardan yüksek olacak ve yaz aylarında aşırı sıcaklar çok daha sık ve uzun sürecektir. Bu etkilerin, nüfusun yoğun olduğu, düşük yükseklikteki verimli ve deniz seviyesinin yükselmesinden doğrudan etkilenecek kıyı bölgelerde en güçlü şekilde hissedilmesi beklenmektedir. Uzun yaz aylarında sıcak ve kuraklık stresi yoğunlaşacaktır.

Olumsuz sağlık etkileri, olağan dışı hava koşulları, ya da dolaylı olarak su kaynaklı hastalıklar, su kalitesi, hava kalitesi ve gıda kıtlığı yoluyla ortaya çıkacaktır. Olumsuz etkilerin, içme suyu kaynaklarını, tarım ve turizmi de etkilemesi beklenmektedir. Karbon salınımlarını azaltma ve uyum önlemleri zamanında alınmazsa, çok olumsuz olabilecek ekonomik ve sosyo-politik etkileri yönetmek çok daha zor olacaktır. Bu iklim değişimi ile mücadelede etkili bir yönetim gerekmektedir. İklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarıyla mücadele etmek için kullanılabilecek teknolojik, bilimsel ve tarımsal çözümler vardır ya da yakın gelecekte daha da gelişecektir; tuzlu tarım uygulamaları bir örnek olarak verilebilir. Güneş enerjisinin kullanımı da dahil olmak üzere, düşük karbon teknolojileri iklim değişikliği uyum çabalarını destekleyecek şekilde gelişecektir. Bir çok tedbirin uluslararası düzeyde alınması gerekmektedir. Ayrıca, veri paylaşımı ve koordinasyon kültürünün oluşturulması da önemlidir. Veri kalite ve kullanılabilirliği geliştirilmeli, bölgesel seviyede gözlemsel veri ve model projeksiyonları siyasetçileri bilgilendirecek ve kamu bilincini artıracak yönde dikkatle değerlendirilmelidir. Akdeniz ve Orta Doğu halklarının ortak çıkarı göz önüne alınırsa, tüm bölge uluslararası tartışmalarda ortaya koymak üzere ortak bir bilimsel pozisyon almalıdır. Bu anlamda bilimsel ve akademik kurumlar koordineli bir araştırma kapsamı geliştirmede ve hükümetleri, politikacıları ve kamuoyunu bilgilendirmede kritik bir rol oynamalıdır. Bu, yeni buluşların kaynağı eğitim alanında yatırımlarla, su ve enerji güvenliği sağlanması, ve temel refah ve ekonomik büyüme için önkoşuldur.

The Cyprus Institute (CyI), founded in January 2005, is a non-profit science and technology research institution, pursuing issues of regional importance and of global significance in the Eastern Mediterranean, the Middle East and North Africa. The development of CyI involves the progressive launching of several cross-disciplinary research centers. CyI strives to achieve the highest standards of excellence with an emphasis on international partnerships with world-class universities and research organizations.